gibi o kuşun o garip vaziyetinden hayret ediyordu. Birden, biz onun sırrını ifşa ettiğimizden kayboldu.
İkinci gün, hem tesellikar Nazif in mektubunu ve makinesinin yeni mahsulünü, hem Abdurrahman Salahaddin in medar-ı merak mektubunu ve bana şapka için Ankara da sıkıntı veren Vali Nevzat ın intiharıyla, kendi tokadını ve cezası kendi eliyle verilmesini ve Zülfikar hizmetine hiçbir taarruz olmadığını ve devam ettiğini, hem Medresetü z-Zehranın kahramanları hiç telaş etmeyerek Zülfikar a devamlarını ve hakikat-i hali beyan etmelerini ve çok alakadar olduğum Atabey kahramanlarının ve Lütfi varislerinin ve büyük merhum Hafız Ali nin vekil ve varis ve hizmet-i Nuriyede muktedir arkadaşlarının, Tahiri ve Abdullah Çavuş un tebrik mektuplarını ve Ali Köyünün imamı Ali nin bu yeni taarruzda pek merdane ve Nur şakirtlerine layık bir tarzda ve hükumette suallerine karşı manidar ve hakikatli cevaplarını aldım ve dedim: İşte, hüdhüdün müjde sözü doğru çıktı.
Nasıl ki Asa-yı Musa risalesi tabiatta boğulanları dalaletten kurtarıyor ve bu zamanda herkese, hususan şüpheye ve inkara düşenlere lazımdır ve tiryaktır. Öyle de, Zülfikar, ehl-i imana ve ehl-i ilme ve bilhassa hafızlara elzemdir. Her bir hafız-ı Kur’ân, bu mecmuaya bu zamanda şiddetle ihtiyacı var. Kur’ân ın kırk vecihle i cazını beyan eden bu eser, her hafızın elinde bulunmalı.
Şimdiye kadar hiçbir zaman tarih göstermiyor ki, Risale-i Nur gibi, pek çok taifelere ve mesleklere hücum eden, bu derece, pek az ve hafif tenkitle kurtulmuş olsun. Hatta yüz derece daha az zahmetle, yüz derece kudsi hizmet ve mücahede mukabilinde, küçük ve muvakkat ve netice itibarıyla hayırlı bir iki hapis ve iki üç inayetli ve fütuhatlı musibet gördüler.
Umuma binler selam ve muvaffakıyetlerine dua.
• • •
Kanaatim geliyor ki; bu sıralarda biz, Zülfikar ı ve Asa-yı Musa yı pek çok teksir etmeye mecbur olduğumuz hengamda ve temiz olmayan matbaacılar dahi çekinmeleri aynı zamanda bu acip makina kolayca elimize verilmesi, o iki mecmuanın makbuliyetine bir işaret-i gaybiye ve inayet-i İlahiyenin bir harika ikramıdır ve Nurların kerametidir.
Evet, bir adi mektubum için "Kim yazmış?" diye sekiz defa bana resmen sıkıntı ve eziyet verildiği aynı zamanda, sekiz yüz sayfayı bin beşyüz nüshaya ve bir milyon sayfalara çıkaran o makine, elbette gaybdan imdadımıza gelmiş Nurcu ve bin kalemli bir katiptir. Onun için bazı sayfaları sönük çıksa, zarar yoktur. Parlak kısmı bize şimdilik yeter. İyi okunmayan kısmı ayrı yapılsın; sonra elmas kalemliler, herbiri bir iki nüshayı ıslah etsin.
Bir zaman bir memlekete şimendifer geldiği vakit, arabacılar telaş edip dediler: "Bizim san atımız bozuldu." Halbuki şimendiferin gelmesiyle memlekette faaliyet