Alamescid Köyü hocası İbrahim Edhem in halisane mektubuyla, ehemmiyetli ve Nurun masum şakirtlerinin o mübarek hocanın dersinden tam hisse alan ve Nur dairesine giren altı küçücük masumların kendi kendilerine düşünüp hocalarına söyleyerek, altı pusula kendi kalemleriyle yazarak, bu ihtiyar, hasta Said e, o masum mübarekler, ömürlerinden herbiri bir kısmını vermesi, hakikaten gayet medar-ı hayret ve takdir bir hadise-i Nuriyedir. Ben dahi o masumların o mübarek hediyelerini kabul edip, yine o küçücük Said lere hediye ederek, benim yerimde çalışmak için bağışlıyorum. Cenab-ı Hak, onları muvaffak eylesin. O küçücük Said ler ise, işaretlerinden, İbrahim, dokuz yaşında, Mustafa on bir yaşında, Halil İbrahim on iki yaşında, Emin Yılmaz on dört yaşında, Mehmed on bir yaşında, Abdullah on iki yaşlarındadır.
Medrese-i Nuriye kahramanlarından ve o medresenin üstad-ı mübareki, merhum Hacı Hafız ın mahdumu ve varisi Hafız Mehmed in, o medresenin umum şakirtleri namına yazdığı mektubunda "Nurla iştigalin, ölümden başka her belaya, hastalıklara bir ilaç olduğu gibi, dehşetli ölümü de, Cennetin kapısı gösterip, ehl-i imanı heyecanla şevke getiriyor" diye fıkrası hakikat olduğuna pek çok hadiseler var. Masum mahdumu da hafızlığa başlaması, inşaallah muvaffak olacak, ceddinin ve pederinin mübarek hafızlık ünvanlarını daimileştirecek.
Medrese-i Nuriyenin elmas kalemli kahramanlarından Mustafa Yıldız ın, sureten kısa ve manen uzun ve kıymetli mektubunda, medrese-i Nuriyenin kahramanlarına havale edilen Sikke-i Gaybiye nin yağlı kağıda yazılmasını üç dört hüdhüdün manen alkışlaması gösteriyor ki, inşaallah Sikke-i Gaybiye medrese-i Nuriyede parlak bir tarzda çıkacak ve güzel fütuhat yapacak.
Kahraman Tahiri nin gönderdiği kısa münacat, sıhhatlidir. Fakat yalnız baştaki kısmın tercümesi var. Şimdi tam tercüme etmeye halim müsaade etmiyor; aynen yazılsın. Bu kısacık münacat gösteriyor ki, enaniyet-i nefsiye ve hissiyat-ı hayatiye, Risale-i Nur’un telifi zamanında hükmetmemişler, Nurların ihlas ve safiyetini bulandırmamışlar. Eski Harb-i Umumide, daima şehid olmaya muntazır olduğumdan, İşaratü l-İ caz tefsiri tam, halis yazıldığı gibi, bu münacattaki tam rabıta-i mevtin kuvvetli tezahürü dahi, Nurların safi ve halis bir mahiyet almasına vesile olmuş, inşaallah hissiyat-ı nefsaniye karışmamış.
Nurların birinci medresesi olan ve ben ruhen çok alakadar olduğum Barla nın ehemmiyetli genç şakirtlerinden, aynen Denizli den bana gelen Ahmed gibi, Mehmed gibi, bir Ahmed ve Mehmed buraya geldiler ki, o eski zamanda en ziyade alakadar olduğum ve bana sekiz sene sadakatle hizmet eden Muhacir Hafız Ahmed, Mustafa Çavuş hesabına; merhum Mustafa Çavuş un mahdumu Ahmed, merhum pederi hesabına ve berber Mehmed ise, kayınpederi merhum muhacir Hafız Ahmed bedeline ve Barla daki Nur şakirtleri namına yanıma geldiler. Hakikaten ben, Barla ya ve o zamana gitmiş kadar sevindim. Maşaallah, Barla, birinci medrese-i