Emirdağ Lâhikası Küçük Bir Haşiye

Nuriye olduğunu hissetmeye başlamış. Ciddi bir intibah, bir alakadarlık gösteriliyor. Hatta eskiden Onuncu Sözü tab eden Hacı Bekir, benim orada oturduğum odayı, herbir masrafını deruhte edip, satmaktan men etmiş. Nur şakirtlerinin bir misafirhanesi hükmünde muhafaza edilmesini Barla ya haber göndermiş.
Nur santralı kardeşimiz Hoca Sabri nin, eskiden beri onun gibi Nurcu refikasının ve mübarek mahdumu Nureddin in (Yaşar) küçük bir mektuplarını aldım. Cenab-ı Hak onlara sıhhat ve afiyet ve saadet ihsan eylesin. Amin.
Gariptir ki, müstesna olarak her tarafta yağmura ihtiyaç varken, bu Emirdağına mahsus şiddetli bir yağmur ve emsali görülmemiş fındık kadar taneleri büyük ve ekinlere çok faydalı bir dolu geldi. Şimdi yanımda iki Nurcu kardeşler diyorlar ki: "Hem mu’cizâtlı Kur’ân ın gelmesi ve Afyon dan bir nüsha Zülfikar ın müsaderesi münasebetiyle ehemmiyetli bir hücum beklenirken, takdirle Emniyet Müdürü tarafından okunmuş. Ve üçü İsmail namında üç ehemmiyetli memurun aynı vakitte Nurlara tam şakirt ve naşir olmaları bu yağmura vesile oldu."
Çünkü şimdiye kadar çok tecrübelerle, Risale-i Nur’un serbest intişarıyla belaların ref i ve ona ilişmek ve susturulmakla belaların gelmesi sabit olmuş, hatta mahkemede ispat edilmiş. Anlaşılıyor ki, bu bahar fırtınasında iki harici, iki dahili dört cereyan, herbiri bir maksada göre ve Nurcuların şevkine ve sa ylerine ilişmek ve yüzlerini dünyaya ve siyasete çevirmek istemelerinden kuraklık başladı, inşaallah yakında ref olur.
• • •
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Bütün tarih-i beşeriyede, katiyen misli görülmemiş ve kavm-i Lut un başına yağan semavi taşlardan daha müthiş taşlar, dinsizlik hesabına milyonlarla ehl-i imanı ve masumları edyan-ı semaviye ve kavanin-i İlahiye haricine dehşetli vasıtalarla sevk eden bir memleketi semavi taşlarla tokatlamasının bir mukaddemesi olarak, resmi gazetelerin kat i haber verdikleri bir hadise-i semaviyeyi, adetime muhalif olarak bir Nur şakirdi bana haber verdi. Dedim: Yirmi beş sene gazetelerin havadislerini merak etmedim. Fakat bu taşlar, Risale-i Nur’un dinsizlere manevi tokatlarını temsil ettiği cihette ve beş-altı sene evvel ondan haber verdiği için o şakirde dedim: "Git, yalnız o hadiseyi tamamıyla oku, tahkik et." O tahkik etti, geldi. Diyor ki: "Bu baharda, Rusya nın Vladivostok Ormanlarına, zemin yüzünde hiç emsali görülmeyen büyüklükte semadan taşlar düşmüş. Ve en büyüğü, yirmi beş metre uzunluğunda ve on metre boyundadır. Düştüğünde etrafındaki ağaçları devirmiş ve otuz kadar büyük çukurlar husule getirmiş. Tetkik edilen parçalarında demir, çelik ve başka maddeler, karışık olarak mizansız bulunmaktadır."