Risâle-i Nur’un hakîki şâkirtleri, hizmet-i îmâniyeyi herşeyin fevkınde görür;-kutbiyet de verilse ihlâs için hizmetkârlığı tercih eder.
Kastamonu Lâhikası, s.190.
Evet, dünyaya âit hârika neticeler, bâzı efrâd-ı mühimme gibi, Risâle-i Nur’a çokça terettüb ediyor; fakat, onlar istenilmez, belki veriliyor. İllet olamaz, bir fayda olabilir. Eğer istemekle olsa, illet olur, ihlâsı kırar, o ibâdeti kısmen iptal eder. Çabuk bu hâdiseyi teskin ediniz; yoksa, münâfıklar istifâde edecekler. Belki onların parmağı var.
Evet, Risâle-i Nur’un o kadar dehşetli muanrıidlere karşı gâlibâne mukâvemeti, sırr-ı ihlâstan ve hiçbir şeye âlet edilmemesinden ve doğrudan doğruya saadet-i ebediyeye bakmasından ve hizmet-i îmâniyeden başka bir maksat takip etmemesinden ve bâzı ehl-i tarîkatin ehemmiyet verdikleri keşf ve kerâmât-ı şahsi· yeye ehemmiyet vermemekten ve velâyet-i kübrâ sahipleri olan Sahabîler gibi, verâset-i nübüvvet sırrıyla yalnız îman nurlarını neşretmek ve ehl-i îmânın îmanlarını kurtarmaktır.
Evet, Risâle-i Nur’un o kadar dehşetli zamandaki kazandırdığı iki netice-i muhakkakası herşeyin