savletinden ve galebesinden kurtanp onlara bir nokta-i istinad oldu, taklidî ve aklın haricindeki usüllerini de bir derece muhâfaza etti; aynen öyle de, bu zamanda onun bir mu’cizesi ve nuru olan Risâle-i Nur dahi felsefe-i maddiyeden gelen dehşetli dalâlet-i ilmiyeye karşı, avâm-ı ehl-i îmânın, taklidî olan îmanlarını, o dalâlet-i ilmiyenin savletinden kurtarıp, umum ehl-i îmâna bir nokta-i istinad ve yakın ve uzaklarda olanlara dahi, zaptedilmez bir kale hükmüne geçmiştir ki; bu emsâlsiz dehşetli dalâletler içinde, yine avâm-ı mü’minînin îmânını şüphelerden ve İslâmiyetini hakîkatsizlik vesveselerinden muhâfaza ediyor. Evet, her tarafta, hattâ Hint ve Çin’de, ehl-i îman bu zamanın çok dehşetli dalâletinin galebesinden, "Acaba İslâmiyette bir hakîkatsizlik mi var ki, sarsılmış" diye şüpheye ve vesveseye düştüğü vakit, birden işitir ki, bir risâle çıkmış; îmânın bütün hakîkatlerini katî ispat eder, felsefeyi mağlûp edip zındıkayı susturuyor, diye anlar. Birden o şüphe ve vesvese zâil olup îmânı kurtulur ve kuvvet bulur.
Emirdağ Lâhikası-I, s. 90.
Risâle-i Nur çabuk ve kolay anlaşılır bir tarz takip eder
Kur’ân’ın aleyhinde bin seneden beri müntakimdne hazırlanan dinsizlerin îtirazlannı ve kâfir