reisin hiddetini tarziyeye çevirmesi gibi üç adliyenin de dokunaklı, şiddetli müdâfâata karşı binler bahane tutabildikleri halde, hakperestane ve musalâhakârâne ittifakla beraet kararını vermeleri, elbette Kur’an’ın bir mu’cize-i manevîsi olan Risale-i Nur’un bir kerametidir.
Emirdağ Lahikası-l, s. 247.
Risale-i Nur’ un kendisi de bir inayet-i İlahiyedir
Risale-i Nur eczaları, bütün mühim hakaik-ı îmâniye ve Kur’âniyeyi, hatta en muannide karşı dahi parlak bir sûrette ispatı çok kuvvetli bir işaret-i gaybiye ve bir inayet-i İlâhiyedir. Çünkü hakaik-ı îmâniye ve Kur’âniye içinde öyleleri var ki, en büyük bir dahî telakkî edilen İbn-i Sîna, fehminde aczini îtiraf etmiş;
"Akıl buna yol bulamaz" demiş. "Onuncu Söz" risalesi, o zâtın dehasıyla yetişemediği hakaikı avamlara da, çocuklara da bildiriyor.
Hem mesela, sırrı-ı kader ve cüz’-ü ihtiyarînin halli için, koca Sa’d-ı Taftazanî gibi bir allâme, kırk elli sayfada, meşhur "Mukaddemat-ı İsna Aşer" namiyle telvih nam kitabında, ancak hallettiği ve ancak havassa bildirdiği aynı mesaili kadere dair olan Yirmi Altıncı Sözde, İkinci Mebhasın iki sayfasında tamamıyla, hem herkese bildirecek bir tarzda beyanı, eser-i inayet olmazsa, nedir?