şeâir-i İslâmiyeye temas eden ibâdetlerin izharları, ihfâsından çok derece daha sevaplı olduğunu, Hüccetü’ l-İslâm İmâm-ı Gazâlî (r.a.) gibi zâtlar beyan ediyorlar. Sâir nevâfılin ihfâsı çok sevaplı olduğu halde, şeâire temas eden, husûsan böyle bid’alar zamanında ittibâ-ı sünnetin şerâfetini gösteren ve böyle büyük kebâir içinde haramların terkindeki takvâyı izhâr etmek, değil riyâ, belki ihfâsından pekçok derece daha sevaplı ve hâlisdir.
İkinci Nokta
:Riyâya, insanları sevk eden esbâbın birincisi zaaf-ı îmandır. Allah’ı düşünmeyen, esbâba perestiş eder, halklara hodfüruşlukla riyâkârâne vaziyet alır.
Risâle-i Nur şâkirtleri, Risâle-i Nur’dan aldıkları kuvvetli îmân-ı tahkîkî dersiyle esbâba ve nâsa ubûdiyet noktasında bir kıymet, bir ehemmiyet vermiyor ki, ubûdiyetlerinde onlara gösterişle riyâ etsinler.
İkinci Sebep: Hırs ve tamâ, zaaf-ı fakr noktasında teveccüh-ü nâsı celbine medar riyâkârâne vaziyet almaya sevk ediyor.
Risâle-i Nur’un şâkirtleri iktisat ve kanaat ve tevekkül ve kısmetine rızâ gibi Risâle-i Nur’un dersinden aldıkları izzet-i îmâniye, inşâallah onları riyâdan ve dünya menfaatleri için hodfüruşluktan meneder.