Hutbe-i Şamiye Hakikat Çekirdekleri

90. Muvakkat lezıetten ziyâde muvåkkat eleme tebessü etmeli; hoş geldin demeli. Geçmiş lezâiz, ah vah dedirtir. "Ab!", müstetir bir elemin tercümânıdır. Geçmiş âlâm, "Oh!" dedirtir. O "Oh!", muzmer bir lezzet ve nîmetin muhbiridir.
91. Nisyan dahi bir nîmettir. Yalnız her günün âlâmını çektirir; müterâkimi unutturur.
92. Derece-i harâret gibi, her musîbette bir derece-i nîmet vardır. Daha büyüğünü düşünüp, küçükteki derece-i nîmeti görüp, Allah’a şükretmeli. Yoksa, istizâm ile üflense şişer; merak edilse, ikileşir kalbdeki misâlî hayâli, hakikate inkılâb eder; o da kalbi döver.
93. Her adam için, heyet-i içtimâiyede -görmek ve görünmek için-mertebe denilen bir penceresi vardır. O pencere kâmet-i kıymetinden yüksek ise, tekebbür ile tetâvül edecek; eğer kâmet-i kıymetinden aşağı ise, tevâzû ile tekavvüs edecek ve eğilecek; tâ o seviyede görsün ve görünsün. İnsanda büyüklüğün mikyâsı, küçüklüktür, yâni tevâzûdur. Küçüklüğün mizânı, büyüklüktür; yâni tekebbürdür.
94. Zaifin kaviye karşı izzet-i nefsi, kavide tekebbür olur; kavinin zaife karşı tevâzuu,