zaifte tezellül olur. Bir ulülemrin makâmındaki ciddiyeti, vakardır mahviyeti, zillettir. Hânesindeki, ciddiyeti, kibirdir; mahviyeti tevâzûdur. Ferd mütekellim-i vahde olsa, müsâmahası ve fedakârlığı amel-i salihtir; mütekellim-i maalgayr olsa, hıyanettir, amel-i tâlihtir. Bir şahıs, kendi nâmına hazm-ı nefs eder, tefâhür edemez; millet nâmına tefâhür eder, hazm-ı nefs edemez.
95. Tertib-i makâmatta "tefviı" tenbelliktir, terettüb-ü neticede tevekküldür. Semere-i sa’yine ve kısmetine rızâ kanaattır, meyl-i sa’yi kuvvetlendirir. Mevcuda iktifa, dûn-himmetliktir.
96. Evâmir-i şer’iyeye karşı itaat ve isyan olduğu gibi, evâmir-i tekvîniyeye karşı da itaat ve isyan vardır. Birincisinde mükâfat ve mücâzâtın ekseri âhirette ikincisinde, ağlebi dünyâda olur. Meselâ: Sabrın mükâfatı zaferdir; atâletin mücâzâtı sefâlettir; sa’yin sevâbı servettir; sebâtın mükâfatı galebedir. Müsâvatsız adâlet, adâlet değildir.
97. Temâsül tezâdın sebebidir. Tenâsüb, tesânüdün esâsıdır, Sığar-ı nefs, tekebbürün menbaıdır. Zaaf, gurûrun mâdenidir. Acz, muhaleFetin menşeidir. Merak ilmin hocasıdır.