Hutbe-i Şamiye Hutbe-i Şamiye'nin İkinci Zeylinin İkinci Kısmı

diye, bütün nev’-i beşerdeki şimdiye kadar dehşetli cinâyetler bu kànunun sû-i istimalinden neş’et ettiğini kat’iyen bildim. Bu kànun-u esâsî-i beşeriye, bir hadd-i muayyenesi olmadığı için, çok sû-i istimâle yol açılmış. İki harb-i umumî, bu gaddar kànun-u esâsî, bin sene beşerin terakkiyâtını zîr ü zeber ettiği gibi, on câni yüzünden doksan mâsumun mahvına fetvâ verdi. Bir menfaat-ı umû-mî perdesi altında şahsî garazlar bir câni yüzünden bir kasabayı harap etti. Risâle-i Nur bu hakikatâ bâzı mecmua ve müdâfaatında isbât ettiği için onlara havâle ediyorum.
İşte, beşeriyet siyâsetlerinin bu gaddar kànun-u esâsîsine karşı, Arş-ı Azamdan gelen Kur’ân-ı Mu’cizül-Beyândaki bu gelen kànun-u esâsîyi buldum. O kànunu da şu âyet ifâde ediyor:

Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez, (En’âm Sûresi,164.)
Kim bir cana kıymamış veya yeryüzünde fesad çıkarmamış birini öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir. (Mâide Sûresi, 32.)