İşte bu dehşetli musîbet-i beşeriyeye karşı Kur’ân-ı Hakîmin dört yüz milyon talebesinin intibâhıyla ve içinde semâvî, kudsî kànun-u esâsîleriyle, bin üç yüz sene evvel gösterdiği gibi yine bu dört yüz milyonun kendi kudsî esâsî kànunlarıyla beşerin bu üç dehşetli yarasını tedâvi etmesini; ve eğer yakında kıyâmet kopmazsa, beşerin hem saadet-i hayât-ı dünyeviyesini, hem saadet-i hayât-ı uhreviyesini kazandıracağını; ve ölümü idâm-ı ebediden çıkarıp âlem-i nura bir terhis tezkeresi göstermesini ve ondan çıkan medeniyetin mehâsini seyyiâtına tam galebe edeceğini; ve şimdiye kadar olduğu gibi, dinin bir kısmını, medeniyetin bir kısmını kazanmak için rüşvet vermek değil, belki medeniyeti ona, o semâvî kànunlara bir hizmetkâr, bir yardımcı edeceğini, Kurân-ı Mu’cizü’l-Beyânın işârât ve rumuzundan anlaşıldığı gibi, Rahmet-i İlâhiyeden şimdiki uyanmış beşer bekliyor, yalvarıyor, arıyor.
Said Nursi