İşârâtü'l-İ'câz Bakara Suresinin beşinci âyetinin tefsiri

görünür. Mesela bir parça cam büyük bir sahrayı gösterdiği gibi, bazan olur ki, bir kelime, uzun ve hayali bir macerayı sana gösterir. Bir kelime, pek acip bir vukuatı senin gözünün önüne getirir, temessül ettirir. Yahut bir kelam, zihnini alır; misali alem-i misallere kadar götürür, gezdirir. Mesela, -1- kelimesi muharebe meydanını, -2- kelimesi büyük bir meyve bahçesini insanın fikrine getirir. Buna binaen, buradaki kelimesi, temsili bir üsluba pencere açar, gösterir kastıyla zikredilmiştir. Şöyle ki: Sanki hidayet-i İlahi, bir burak olup mü’minlere gönderilmiştir. Mü’minler tarik-i müstakimde ona binerek arş-ı kemalata yürürler.
BEŞİNCİ ME’HAZ : -3- ’deki tenkirdir. Bir nekre, marife olarak mükerreren zikredilirse, o marife, o nekrenin aynı olur. Fakat o nekre, nekre olarak zikredildiği takdirde, alelekser birbirinin aynı olamaz. Bu kaideye göre, nekre olarak tekerrür eden evvelki ’nin aynı değildir. Ancak, evvelki masdardır; ikincisi hasıl-ı bilmasdardır ve birincisinin semeresi hükmünde mahsus ve sabit bir sıfattır.
ALTINCI ME’HAZ : Hidayetin Allah’tan olduğunu ifade eden -4- kelimesinden burada bir cebir hissedilmekteyse de, hakikatte cebir değildir. Çünkü, onların cüz-ü ihtiyarlarıyla hasıl-ı bilmasdar olan hidayete yorumları üzerine, Cenab-ı Hak, o sıfat-ı sabite olan hidayeti halk ve ihsan etmiştir. Demek ihtida, yani hidayete doğru yürümek, onların kesb ve ihtiyarları dahilindedir; fakat sıfat-ı sabite olan hidayet, Allah’tandır.
YEDİNCİ ME’HAZ : Terbiyeyi ifade eden kelimesidir. Bu kelimenin burada ihtiyar edilmesi; onların rızık ile terbiyeleri, rububiyetin şe’ninden olduğu gibi, hidayetle de tagaddileri rububiyetin şe’ninden olduğuna işarettir.

1 Meydan okudu.

2 Meyve.

3 Hidayet.

4 ...den.