ancak dünyada şedit bir elemi, ahirette de en şedit bir azabı intaç edecek bir dalalettir.
:
Yani, yaptıkları kizbden pişman olup, nedamet etmedikleri takdirde, beynennas yalancılıkla teşhir ve bir alametle tevsimleri lazımdır ki, başkalar onlara itimad edip marazlarına maruz kalmasınlar.
Mezkur cümlelerin eczaları arasında bulunan irtibat ve intizamın beyanına gelelim:
Münafıkların yaptıkları hileden takip edilen gayenin muhal olduğuna ve o muhaliyeti göz önüne getirip çirkin bir şekilde gösterilmesine tasrih edilmek üzere
-1- cümlesinde münafıkların amelinden (müşareket babından) muzari sigasıyla hud’a ünvanıyla tabir edilmiştir.
Ve keza, makamın iktizası hilafına
-2-’ye bedel
ve
-3- ’ye bedel
-4- zikredilmiştir. Çünkü
-5- nin maddesinden nefret çıkar. Sigasından devam ve istimrar çıkar. Babından müşareket çıkar. Müşareket ise müşakeleti, yani mukabele-i bilmisli icap eder. Müşakelet ise onların seyyielerine karşı seyyie ile mukabele edileceğini istilzam eder. Demek onların devam ile yaptıkları şu kötü fiil, nefisleri titreten bir nefreti intaç ettiği gibi, takip ettikleri garazın da akim kaldığına delalet eder.
kelimesinin tasrihinden de garazlarının muhal olduğuna delalet vardır. Çünkü Resul-ü Ekreme (a.s.m.) yapılan hud’a Allah’a racidir. Allah ile pençeleşmek isteyen düşer.
-6- ’nin iphamını izale etmek için sıla olarak iman sıfatının ihtiyar edilmesi, onların iman cihetiyle kendilerini sevdirerek mü’minlerden addetmek istemiş olduklarına işarettir. Ve keza nur-u imanla akılları münevver olan mü’minlerin dirayetinden hilelerinin gizli kalmamasına bir imadır.
1 Hile ile Allah’ı ve müminleri aldatmaya çalışıyorlar.
4 İman edenleri.