İşârâtü'l-İ'câz Bakara Sûresinin on yedi on sekiz on dokuz ve yirminci âyetlerinin tefsiri

ayrı cinayetleri ve muhtelif sıfatları arasında hakiki bir irtibatın bulunması şu temsille gösterilmiştir. Ve eyzan, münafıkların muamelelerini hayalin gözü önüne şu temsille getirmekten maksat, lisanın söyleyemediği ince cihetleri bizzat hayal bakıp, görsün ve alsın ki, bir itiraz kalmasın.
Sonra bu temsilin cümlelerinin meali, heyet-i mecmuasıyla münafıkların hikayelerinin mealine muvafık geldiği gibi, ayrı ayrı da hikayelerinin cümlelerine uygun gelir. Evet, münafıkların hikayesi böyledir: Zahiren imana gelmişlerdir. Sonra kalben küfür ve inkar etmişlerdir. Sonra hayret ve tereddüt içinde kalmışlardır. Sonra hakkı talep etmemişlerdir. Sonra o dalaletten rücua kadir olmamışlardır ki, hakkı arasınlar.
Temsilin meali ise: Evvelen ateş yakmışlardır. Sonra o ateşi muhafaza edememişlerdir. Sonra ateşleri sönmüştür. Sonra zulmet içinde kalmışlardır. Sonra herşey onlara görünmez olmuştur. Gece vakti ses sada olmadığından, sanki sağır olmuşlardır. Ateşleri söndüğünden, ama gibi olmuşlardır. Bir muhatap veya bir yardımcıları bulunmadığından, sanki lal olmuşlardır. Ve o zulmetten çıkıp rücua kadir olmadıklarından, sanki ruhsuz, heykel kesilmişlerdir. İşte temsildeki cümlelerle hikayedeki cümleler arasında muvafakat tamamen tebaruz etmekle, aralarında bir muhalefet kalmadığı tebeyyün etti.
İhtar : Temsildeki zulmet, hayret, ateş, hikayedeki küfür, adem-i sebat ve fitnelerine işarettir.

Sual : Temsilde nurdan bahsedilmiştir. Münafıkların nuru nerede?
Elcevap : Kendisinde nur olmayan bir insan, muhitinde bulunan nurdan istifade eder. Muhitinde bulunmasa kavminde, kavminde bulunmasa nev’inde, nev’inde bulunmasa fıtratında, fıtratında mümkün olmasa dünya menfaatleri için lisanında vardır. Bu da olmasa, evvelce iman edip sonra irtidat edenlerin evvelki nurlarına işarettir. Bu da olmasa dünyaya ait gördükleri istifadelerine işarettir -Ateşin, fitnelere işaret olduğu gibi. Bu da olmadığı takdirde daire-i imkanda olan nurları, vücut dairesine indirilmiştir- ’daki hidayet gibi.
Sonra cümlelerin arasındaki cihet-i intizama gelince:
Yani, "Onların meseli, ateş yakan adamın meseli gibidir." Bu cümlenin mevki ve makama olan münasebeti, şöyle tasvir edilebilir ki:

Hidayet karşılığında dalaleti satın aldılar.