İşârâtü'l-İ'câz Bakara Sûresinin yirmi altı ve yirmi yedinci âyetlerinin

olsun.
Müşahedeleri mümkün olmadığı halde ile mahsus gösterilmeleri, güya pis ahvalleri, habis sıfatları ve şöhret ve kesretleri öyle bir hadde baliğdir ki, herkesin nazar-ı nefreti önünde onların o hallerini tecessüm ettirerek mahsus bir şekilde gösterir. Ve bu işaretten, hasarete mahkum olduklarının sebebi de anlaşılmış olur. O fasıklara raci olan ’nin ifade ettiği uzaklık ise, onların tarik-ı haktan uzaklıkları öyle bir dereceye baliğdir ki, bir daha tarik-ı hakka rücuları mümkün olmayıp, bu yüzden zemme, tahkire müstahak olduklarına işarettir.
Hasrı ifade eden hasaretin onlara münhasır olduğuna delalet eder. Hatta mü’minlerin bazı dünya lezzetlerinde hasaretleri, hasaret sayılmaz. Ve yine mü’minlerden ehl-i ticaretin ticaretlerinde vaki olan zararları hasaret değildir. ’deki harf-i tarif, cinsi ve hakikati ifade eder. Yani, "Hüsran görenlerin hakikatini, cinslerini görmek isteyen varsa, onlara baksın." Ve keza, onların meslekleri mahz-ı hasarettir, başka hasaretlere benzemiyor. Hasaretin mutlak bırakılması, yani birşeyle takyid edilmemesi, hasaretin bütün envaına şamil olduğuna işarettir. Mesela, vefa-i ahidde nakz ile hasaret ettiler sıla-i rahimde kat’ ile, ıslahda ifsad ile, imanda küfür ile, saadet-i ebediyede şekavetle yaptıkları hasaretler gibi.

• • •