Diğeri, emr-i tekvinidir ki, fıtri kanunlarla adetullahın tazammun ettiği emirlerdir. Mesela, ilmin i’tası, manen ameli emrediyor; zekanın i’tası, ilmi emrediyor; istidadın bulunması, zekayı; aklın verilmesi, marifetullahı; kudretin verilmesi, çalışmayı; cesaretin verilmesi, cihadı manen ve tekvinen emrediyor.
İşte o fasıklar, bu gibi şeylerin arasında şer’an ve tekvinen tesis edilen muvasala hattını kesiyorlar. Mesela akılları marifetullaha, zekaları ilme küs olduğu gibi, akrabalara ve mü’minlere dahi dargın olup, gidip gelmiyorlar.
-1-
Evet, fıskla bozulan bir adam, bataklığa düşüp çıkamayan bir şahıs gibi, çokların da o bataklığa düşmelerini istiyor ki, maruz kaldığı o dehşetli halet, bir parça hafif olsun. Çünkü musibet umumi olursa hafif olur. Ve keza, bir şahsın kalbinde bir ihtilal, bir fenalık hissi uyanırsa, yüksek hissiyatı, kemalatı sukut etmeye başlar; kalbinde tahribata, fenalığa bir meyil, bir zevk peyda olur. Yavaş yavaş o meyil kalbinde büyür; sonra o şahıs, bütün lezzetini, zevkini tahribatta, fenalıkta bulur. İşte o vakit, o şahıs, tam manasıyla arzda yırtıcı bir hayvan, ihtilali çıkarıp büyüten bir bela, fesadı durmayıp karıştıran bir afet kesilir.
Sual
: Bir fasıkın fıskıyla arzın müteessir olması akıldan uzaktır.
Cevap
: Madem ki arzda nizam var; muvazene de olmalıdır. Hatta nizam, muvazeneye tabidir. Binaenaleyh, bir makinenin dişleri arasına küçük birşey düşerse, makine müteessir olur, belki faaliyeti de durur. Veya faraza iki dağ bir teraziyle tartılırken, terazi muvazi olduğu vakit bir gözüne bir ceviz ilave edilirse, müvazenesi bozulur. Dünyanın da manevi nizam makinesi böyledir. Mütemerrid bir fasıkın fıskı, arzın muvazene-i maneviyesinin bozulmasına vesile olabilir.
-2-
-3- üç şeyi ifade ediyor: Birisi ihzar, ikincisi mahsusiyet, üçüncüsü uzaklıktır. Demek bu
gaip olan o fasıkları ihzar eder, mahsus bir şekilde gösterir.
Sual
: Onların ihzarını icap eden sebep nedir?
Cevap
: Samiin talep ve isteğidir. Evet, onların pis ahvalini işiten sami, onlara karşı hissettiği hiddet ve nefretini izale için, hüsran ile tecziye ve tavsiflerinde, sanki onları karşısında hazır olarak görmek istiyor, ta "Oh, oh!" demekle kalbi rahat
1 Yeryüzünde fesat zıkarırlar.
2 Zarar ve hüsrana maruz kalanlar, ancak onlardır.
3 Onlar.