-1-
Evvela bilinmesi lazımdır ki, Kur’an-ı Kerimin i’caz ve nazmında şek ve şüpheleri ika eden fasıkların, bilhassa bu makamda, bu cümlede mezkur sıfatlarla tavsifleri, pek yüksek ve latif bir münasebeti taşıyor. Evet, sanki Kur’an-ı Kerim diyor ki: "Kur’an-ı ekber denilen kainatın nizamında kudret-i ezeliyenin i’cazını göremeyen veya görmek istemeyen o fasıkların, Kur’an-ı Kerimin de nazm ve i’cazında tereddütleri ve kör gözleriyle i’cazını göremeyip inkar etmeleri, baid ve garip değildir. Zira onlar, kainattaki nizam ve intizamı, tesadüfe; ve tahavvülat-ı garibeyi ve inkılabat-ı acibeyi, abesiyete ve tesadüfe isnad ettiklerinden, bozulmuş olan ruhlarının gözünden o nizam tesettür edip görünmediği gibi, pis fıtratlarıyla da, Kur’an’ın mu’ciz olan nazmını karışık, mukaddemelerini akim, semerelerini acı gördüler."
"Örülmüş kalın bir şeridi açıp dağıtmak" manasını ifade eden
tabiri, yüksek bir üsluba işarettir. Sanki Cenab-ı Hakkın ahdi meşiet, hikmet, inayet’in ipleriyle örülmüş nurani bir şerittir ki; ezelden ebede kadar uzanmıştır. Bu nurani şerit, kainatta nizam-ı umumi şeklinde tecelli ederek, silsilelerini kainatın envaına dağıtırken, en acip silsilesini nev-i beşere uzatmıştır ve ruh-u beşerde pek çok istidat ve kabiliyetlerin tohumlarını ekmiştir. Fakat o istidatların terbiyesini ve neticesini, cüz-ü ihtiyarinin eline vermiştir. O cüz-ü ihtiyarinin yuları da, şeriatın, yani delail-i nakliyenin eline verilmiştir. Binaenaleyh, Cenab-ı Hakkın ahdini bozmamak ve ifa etmek, ancak o istidatları layık ve münasip yerlerine sarf etmekle olur. Ahdin nakzı ise, bozmak ve parçalamaktan ibarettir. Mesela, bazı enbiyayı iman ve tasdik, bazılarını inkar ve tekzip; bazı hükümleri kabul, bazılarını red; bazı ayetleri tahsin, bazılarını kabih ve çirkin görmek gibi. Zira böylece yapılan nakz-ı ahd nazmı, nizamı, intizamı ihlal eder, bozar.
-2-
Bu cümledeki emir, iki kısımdır.
Birisi, teşriidir ki, sıla-i rahim ile tabir edilen akraba ve mü’minler arasında şer’an emredilen muvasala hattıdır.
1 O fasıklar ki, Allaha verdikleri sözü bozar, Allahın akrabalar ve müminler arasında riayet edilmesini emrettiği keser ve yeryüzünde fesat çıkarırlar. (Bakara Suresi: 27.)
2 Allahın akrabalar arasında veya müminler beyninde riayet edilmesini emrettiği bağları keserler.