Cevap
: Evet ittika, imana tabidir. Yani ittika, iman olduktan sonra husule gelir. Tecennübde bu tebaiyet yoktur. Binaenaleyh, ittika kelimesi imanı andırır ve ittika lafzıyla, imana ima ve işaret edilebilir. Fakat tecennüb kelimesi bu işi göremez. Bunun içindir ki,
’nun hakiki cezası olan
-1- ’nun yerinde
-2- ’ya tercihan
ihtiyar ve ikame edilmiştir.
: Nar’ın
ile tarifi, nar’ın mahudiyet ve malumiyetine işarettir. Çünkü, enbiya-i izamdan işitilmek suretiyle, zihinlerde malumiyeti takarrur etmiştir.
Sual
:
-3- esma-i mevsuledendir. Sıla, dahil olduğu cümlenin evvelce malum olduğunu iktiza eder. Halbuki sılası olan
-4- evvelce muhataplara malum değilmiş.
Cevap
:
...
ayeti bu ayetten evvel nazil olduğuna nazaran, muhataplar ondan kesb-i malumat ettiklerine binaen, burada
ile
arasında tavsif muamelesi yapılmıştır.
Bu kayıtlardan maksat, tehdittir. Tehdidlerin tekit ve teşdit edildiğine binaen, burada
-5- kelimesiyle tekit edilmiştir,
-6- lafzıyla de teşdit ve tevbih edilmiştir. Şöyle ki:
"Menfaat, necat ümidiyle taştan mamul mabud ittihaz ettiğiniz sanemler, size tazip aleti, yani sizi yandırıp yakan ateşe odun olmuşlardır. Zavallılar! Niçin bunu düşünmüyorsunuz?"
1 İman ettiler.
2 Sakının.
3 Öyle ki.
4 Yakıtı insanlar ve taşlardır.
5 İnsanlar.
6 Taşlar.