Kastamonu Lâhikası Hakiki Bütün Elem Dalâlette Bütün Lezzet İmandadır

Demek heves, heva, eğlence, sefahetten memzuc olan şaşaa-i medeni, bu dalaletten gelen şu müthiş sıkıntıya bir yalancı merhem, uyutucu zehirbaz.
Ey aziz arkadaşım! llcinci yolumuzda, o nurani tarikte bir haleti hissettik. O haletle oluyor hayat, maden-i lezzet; alam, olur lezaiz.
Onunla bunu bildik ki, mütefavit derecede, kuvvet-i iman nisbetinde ruha bir halet verir. Cesed ruhla mütelezzizdir; ruh vicdanla mütelezziz.
Bir saadet-i acile vicdanda mündericdir, bir firdevs-i manevi kalbinde mündemiçtir; düşünmekse deşmektir, şuur ise şiar-ı raz.
Şimdi ne kadar kalb ikaz edilirse, vicdan tahrik edilse, ruha ihsas verilse, lezzet ziyade olur, hem de döner ateşi nur, şitası yaz.
Vicdanda firdevslerin kapıları açılır, dünya olur bir cennet. İçinde ruhlanmız, eder pervaz ü perdaz, olur Şehbaz ü Şehnaz, yelpez namaz ü niyaz.
Ey aziz yoldaşım! Şimdi Allaha ısmarladık. Gel, beraber bir dua ederiz, sonra da buluşmak üzere ayrılırız.

Allah’ım, "Bizi doğru yola ilet." (Fatiha Suresi:6)