Lem'alar Fihrist

tarik-ı hakta çalışan ve mücâhede edenler yalnız kendi vazifesini düşünüp, Cenâb-ı Hakkın vazifesine karışmamaları lâzım geldiğini; ve şiddet-i hırs yüzünden, vazife-i ubûdiyet ve memuriyeti, âmiriyet ve mâbudiyetle iltibas edenlere karşı tefrik edip, haddini tecâvüz eden insana makamını gösteren, herkese lüzumlu bir meseledir.
İkinci Mesele : Ubûdiyetin menşei, emr-i İlâhî; ve neticesi, rızâ-yı İlâhî; ve semerâtı ve fevâidi, uhreviye olduğunu; ve dünyaya âit faydalar ve semereler ve menfaatler, ubûdiyete, vird ve zikre illet veya illetin bir cüz’ü olsa, ubûdiyeti kısmen iptal ettiğini beyân ile, sırr-ı ubûdiyetin hikmetini ders veren çok mühim ve lüzumlu bir meseledir.
Üçüncüsü : -1- hadîs-i kudsîsinin mukaddes düsturunu güzel bir temsil ile izah edip, ubûdiyetin esası olan acz, fakr ve kusur ve naksını bilmek ve niyaz ile dergâh-ı İlâhînin rahmet kapısını çalmak lâzım geldiğini; hem her amelde bir ihlâs ciheti olduğundan, insan, hareketinde rızâ-yı İlâhîyi düşünüp, vazife-i İlâhiyeye karışmamasıyla Âlâ-yı İlliyyîne çıkacağını, yol gösteren mühim bir meseledir.
Dördüncü Mesele : -2- âyetinin mânâ-yı işârîsiyle, Mün’im-i Hakîkiyi hatıra getirmeyen ve Onun nâmiyle verilmeyen nîmeti yemek ve almak câiz olmadığını; eğer muhtaç ise, esbâb-ı zâhiriyenin başı üzerinde Mün’im-i Hakîkinin rahmet elini görüp, Bismillâh deyip alınacağını; hem esbâb-ı zâhiriyeyi perestiş edenleri aldatan, iki şeyin beraber gelmesi veya bulunması olan "iktirân"ı, illet zannetmelerini, güzel ve mukâvemetsûz izahla, yüzleri Mün’im-i Hakîkîye çevirir.
Beşinci Mesele : Bir cemaatin sa’yleriyle hâsıl olan bir netice veya şerefı, o cemaatin reisine veya üstâdına vermek, hem cemaate, hem de o üstad ve reise zulüm olduğu gibi; Cenâb-ı Hakkın nur ve feyzine mâkes ve vesîle ve vâsıta olan üstâdın, masdar ve muktedir ve menbâ telâkkî edilmemek lâzım geldiğini, güzel bir temsil ile ispat edip, hakîkat-i hale pencere açıp gösterir.
ON DÖRDÜNCÜ NOTA
Tevhîde dâir dört küçük remizdir.
Birinci Remiz : Dar nazarlı, kâsır fikirli ve muhâkemesiz akıllı, esbabperest insanın nazarını vahdâniyet-i İlâhiyenin delillerine çevirip, güzel bir

1 Ne mutlu o adama ki, kendini bilip haddinden tecüvüz etmez. (Hadîs-i kudsî)

2 Allah’ın adı anılmadan kesilen hayvanın etini yemeyin. (En’âm Sûresi:121.)