şübehât vâdilerinden çıkarıp, sâhil-i selâmete ve rahmet-i Rahmâna yetiştiren mücâhid bir ricâdır.
SEKİZİNCİ RİCÂ
Cenâb-ı Hak, kemâl-i keremiyle ve nihayetsiz re’fet ve şefkatiyle, ebed ve ebedî bir hayat için halk ettiği nev-i insanı nisyân-ı mutlaktan kurtarmak için, Kur’ân-ı Azîmüşşanda
fermân-ı kudsiyesiyle her nefsin ölümünü haber verdiği gibi, o ölümün bir emâresi ve bir müjdecisi ve insanın dâimî arkadaş ve hocası olan saçlarının ağarmasıyla, başı aşağı olmaya hazırlanmış olan ve gaflete dâimî meyyal ve fâniye müptelâ olan insanı, sırr-ı îmân ve nûr-u Kur’ân ile gaflet uykusundan ikaz edip, kuvvetli bir ricâ düstuıunu eline verir.
DOKUZUNCU RİCÂ
Acz ve zaafı bilfül tadan ve hissiyat cihetinde çocuklar ve yavrular hükmüne geçen ihtiyarlık rahmet ve inâyet-i İlâhiyenin celbine vesile olduğu gibi; emr-i Kur’an ve işaret-i Nebeviye ile (a.s.m.) küçükleri, hürmet ve merhamet ve şefkatle emirber neferler gibi etrafında toplayan ve bu sûretle hem Hâlık-ı Kerîmin teveccühüne mazhar, hem insanların hizmet ve yardımına medar olan ihtiyarlıktan râzı olmakla, ricâ kapısını açar.
ONUNCU RİCA
Kur’ân-ı Hakîmin nûruyla, hakîkat ve vâkîü’1-hâl olan mevt, hayata tercih edilip sevildiği gibi; âlem-i berzahta olan emvâtın, elbette dünyada muvakkat misafirler olup, onlar da oraya gidecek olan insanlardan ziyâde ünsiyet ve ülfete lâyık olduğu, îmânlı ihtiyarlık gözüyle yakînen müşâhede edildiğinden; îmânlı ihtiyarlığın büyük bir nimet-i İlâhiye olduğunu ve bazan seyr ü sülûk ile derecât-ı evliyâ gibi yüksek makam ile tebşir ve müjde ve sürur veren kuvvetli bir ricâdır.
ON BİRİNCİ RİCÂ
İhtiyarlığın susmaz bir dellâlı olan beyaz kılların ikazıyla, ebedî tevehhüm edilen vücudun, başka bir âleme namzet olup fâniliği ve bazı vefâdar zannedilen vefâsızlann darbesiyle, bütün alâkadarların alâka-i kalbe değmediği görülerek, bir melce, bir istinadgâh, taharrîler neticesinde, Kur’ân-ı Hakîmin lisânından çıkan "Lâ ilâhe illâ Hû" fermân-ı kudsiyesi imdâda yetişip, kâinatta esbab ve bu asrın yolunu şaşırtan tabiat bataklığının hiçliğini ve asılsız bir evhâm-ı küfrî olduğunu gösteren ayn-ı hakîkat bir iki temsil ile, zerreden şemse kadar, felekten meleğe kadar, sinekten semeğe, hayalden hayata kadar kabza-i
Her nefis ölümü tadıcıdır. (ÂI-i İmrân Süresi:185.)