mecmû-u kâinatı tecezzî kabul etmez bir küll hükmüne getirdiği ve çok birliklerle Vahdâniyeti ilân ettiğini gösteriyor.
ÜÇÜNCÜ İŞARET
: Yine ism-i Ferdin cilve-i âzamı, kâinatı öyle birbiri içine girmiş hadsiz mektûbât-ı Samedâniye hükmüne getirmiştir ki, herbir mektupta hadsiz hâtem-i Vahdâniyet basılmış ve herbir mektup, kelimâtı adedince kâtibini bildiren Ehadiyet mühürlerini taşıdığını gösteriyor.
DÖRDÜNCÜ İŞARET
: İsm-i Ferdin güneş gibi zâhir cilve-i âzamını gâyet mâkul ve hadsiz kolaylıkla kabul ettiren ve şirkin muhâliyetini ve nihayet derecede akıldan uzak olduğunu gösteren bürhanlardan üç tanesini beyân ediyor.
BİRİNCİSİ: Zât-ı Ferdin hadsiz kudretine nisbeten en büyük şeyin îcâdı, en küçük birşeyin îcâdı gibi kolay ve suhûletli olduğunu; bir bahan, bir çiçek kadar ve bir ağacı, bir meyve kadar rahatça îcâd edip idare ettiğini; ve bu keyfıyet-i icad eğer müteaddit esbâba verilse, vahdetten kesrete girildiği için, en küçük birşeyin îcâdı, en büyük birşeyin îcâdı gibi pek çok masraflı, pek çok müşkülâtlı, pek çok zahmetli olduğunu, temsilleriyle ispat eder.
İKİNCİSİ: Mevcudâtın îcâdı ya ibdâ’ ve ihtirâ’ sûretiyle, hiçten ve yoktan olacak; veyahut inşâ ve terkip sûretiyle, anâsır ve eşyadan toplamakla olacak. Bu iki sûrette, îcâd-ı eşya Zât-ı Ferd-i Vâhide verilmez de esbabdan istenilse, hadsiz derece müşkülâtlı ve suûbetli ve gayr-ı mâkul, belki de pekçok muhâlâtı intaç edecek. Eğer cilve-i Ferdiyete ve sırr-ı Ehadiyete verilse, bir kibrit çakar gibi, eserleriyle azameti anlaşılan nihayetsiz kudretiyle, hiçten ve ademden veyahut anâsır ve eşyadan toplamak sûretiyle, âyine-i ilmindeki muayyen ilmî kalıplarla, hadsiz derece kolaylıkla ve suhûletle eşyanın îcâd edildiği görülecek.
ÜÇÜNCÜSÜ: Eğer bütün eşyanın îcâdı bir Zât-ı Ferd-i Vâhide verilse, birtek şey gibi kolay olduğunu; ve eğer esbâba ve tabiata havale edilse, birtek şeyin vücudu umum eşya kadar müşkilâtlı olduğunu, üç şirin temsil ile izah eder.
·
Birinci Temsil: Bin nefere âit bir vaziyet ve idare, o bin neferi idare eden bir zâbite havale edilse ve bir nefer de on zâbitin idaresine verilse, bin neferin idaresinin ne kadar kolay olduğunu ve bir neferin idaresinin ne kadar müşkilâtlı olduğunu;
·
İkinci Temsil: Ayasofya gibi kubbeli bir câmün kubbesindeki taşlann muallâkta durmaları ve o vaziyeti teşkil etmeleri taşlardan istenilse nihayet derecede suûbetli olduğunu ve bir ustadan o vaziyet istenilse nihayet derecede kolay olduğunu;
·
Üçüncü Temsil: Küre-i arz, Zât-ı Ferd-i Vâhidin bir memuru olarak hareket etse, o hareketten hâsıl olan haşmetli ve azametli neticelerin gâyet suhûletle husûlü Vahdetteki kolaylığı gösterdiği gibi; şirk ve küfür yolunda aynı neticeleri istihsâl etmek için, küre-i arzdan milyonlar defa büyük, hadsiz, hesapsız