Birinci Şuayı olarak, otuz üç âyet-i Kur’âniyenin RisÂle-i Nur’a işârâtını kaydedip, hesâb-ı cifrî münâsebetiyle, baştan başa ilm-i huruf risÂlesi gibi görünen ve bir mu’cize-i Kur’âniye hükmünde bulunan risÂleye
kelimesiyle işaret edip,
derâkab
kelâmıyla dahi, risÂle-i hurûfiyeyi takip eden ve el-Âyetü’l-Kübrâ’dan ve başka Resâil-i Nuriyeden terekküb eden ve Asâ-yı Mûsâ nâmını alan ve asâ-yı Mûsâ gibi dalÂletin ve şirkin sihirlerini ibtÂl eden RisÂle-i Nur’un şimdilik en son ve âhir risÂlesine "Asâ-yı Mûsâ" nâmını vererek işaretle beraber, mânevî karanlıkları dağıtacağını müjde ediyor. Evet,
kelimesiyle Yedinci Şua işareti, kuvvetli karîneler ile ispat edildiği gibi; aynı kelime, diğer bir mânâ ile, elhak RisÂle-i Nur’un Âyet-i Kübrâsı hükmünde ve ekser risÂlelerin ruhlarını cem’ eden ve Arabî bulunan Yirmi Dokuzuncu Lem’aya, bu kelâm, "müstetbeâtü’t-terâkib" kâidesiyle ona bakıyor, efrâdına dahil ediyor. Öyle ise, Hazret-i İmâm-ı Ali Radıyallâhü Anh dahi bu fıkradan ona bakıp işaret eder diyebiliriz. Hem sâir işârâtın karînesiyle, hem Mektubat’tan sonra I.em’alar’a başka bir tarz-ı ibâre ile îma ederek; Lem’alar’ın en parlağının telifi, dehşetli bir zamanda ve hapis ve îdamdan kurtulmak ve emniyet ve selâmet bulmak için, mânâ-i mecâzî ve mefhum-u işârî ile, Hazret-i Ali Radıyallâhü Anh, kendi lisânını büyük tehlikelerde bulunan müellifin hesâbına istimÂl ederek,
yani, "Yâ Rab! Beni kurtar, emân ve emniyet ver" diye duâ etmesiyle, tam tamına Eskişehir Hapishânesinde îdam ve uzun hapis:tehlikesi içinde telif edilen Yirmi Dokuzuncu Lem’anın ve sahibinin vaziyetine tevâfuk karînesiyle, kelâm-ı zımnî ve işârî delÂlet ettiğinden, diyebiliriz ki, Hazret-i İmâm-ı Ali Radıyallâhü Anh dahi, bundan ona işâret eder.
Hem Otuzuncu Lem’ a nâmında ve Altı Nükte olan RisÂle-i Esmâya bakarak,
deyip, sâir işârâtın karînesiyle, hem Yirmi Dokuzuncu Lem’aya tâkip karînesiyle, hem ikisinin isimde ve "esmâ" lâfzına tevâfuk karînesiyle, hem teşettüt-ü hÂle ve sıkıntılı bir gurbete ve perişâniyete düşen müellifi onun telifi bereketiyle tesellî ve tahammül bulmasına ve manâ-i mecâzî cihetinde Hazret-i İmâm-ı Ali Radıyallâhü Anh lisânıyla kendine duâ olan
yani, İsm-i Âzam olan o Esmâ