Ey yâreli şîr-i iyan,
Bu hâb-ı gafletten uyan,
Âlemlere devr-i ümrân,
Asr-ı nüzûl-i Furkan gibi.
İklimlerde îman yeli
Eser; gönüller neşeli,
Öpsem o gül kokan eli,
O bülbül-ü handân gibi.
Âdemoğlu necât arar;
Hak dâveti Nurlarda var.
Ey Şehriyâr-ı şehriyât!
Sensin bize sultan gibi.
Arşa çıkan feryâdımız,
Alındı şimdi dâdımız;
O sevgili Üstâdımız,
Gönülde, Süleyman gibi.
Ey ekmel-i Âhirzaman,
Sensin mahbûb-u Müsteân,
Fedâ sana bu cism ü cân,
Hak yolunda kurban gibi.
Said’i beklerdi yıllar
Sensin gönülde muntazar,
Peygamberim vermiş haber,
Olma bize pinhân gibi.
Perdelenmişse zuhûrun,
Gizlenmez haşmetli nûrun,
Gölgesi olmaz ki nûrun,
Firdevs’teki cânân gibi.
Ey hatîb-i devr-i zaman!
Sürûr buldu kevn ü mekân,
Seni bekler gizli âyân,
Hep hastalar, Lokman gibi.
Nur yolunun kurbânıyız,
Kehkeşânın sâmânıyız,
O ateşin dumânıyız.
Ateş yanan külhân gibi.