Mektubat Otuz Üçüncü Mektub

âyetinin bir sırrını, başıma gelen bir hâdise münâsebetiyle Beş Nokta ile tefsir ediyor.
BİRİNCİ NOKTA: Hak ve hakîkat olan hizmet-i Kur’ âniye, şimdiki zamanda çoğu yalancılıktan ibâret ve bid’a ve dalÂlet olan siyasetten beni katiyen menettiğine dâirdir.
İKİNCİ NOKTA: Hayat-ı ebediyeye ciddî çalışmak ve zararsız ve müstakîm yol ile Kur’ân’a hizmet etmek, elbette dağdağa-i siyasetten çekilmeyi iktizâ ettiğinden, ehl-i dünyanın hatâ ve harekâtlarını hoş görmek değil, belki kalblerimizi bulandırmamak için bakmamaktayız.
ÜÇÜNCÜ NOKTA: Başıma gelen ağır tazyîkât ve musîbetlere karşı tahammülümün mühim bir sebebini iki vâkıa ile beyân eder.
DÖRDÜNCÜ NOKTA: Ehl-i dünyanın evhamlı suÂllerine karşı cevaptır. O cevapta bilmecburiye hizmet-i Kur’âniyeye âit bir kerâmet olarak hakkımızda göz ile görülen ve hiçbir cihette inkâr edilemeyen birkaç inâyet-i İlâhiyeyi beyân ediyor.
BEŞİNCİ NOKTA: Ehl-i dünyanın katmerli bir zulüm ile bana teklif ettikleri bid’akârâne kâidelerine karşı, onları tam susturacak bir cevaptır.
BU ON ALTINCI MEKTUBUN ZEYLİ
ZÂlim ehl-i dünyanın ve mülhidlerin dünyalarından ve siyasetlerinden bütün bütün çekildiğim halde, kendi hâinliklerinden habbeyi kubbe yaparak hakkımda gösterdikleri evham ve telaşa karşı Eski Said lisânıyla, izzet-i ilmiyeyi muhafaza noktasında ağızlarına şiddetli bir tokat vurarak, başlarındaki evhamı uçurur.
On Yedinci Mektub
Has bir kardeşime yazılmış küçük bir tâziyenâmedir. Çendan bu Mektub sûreten küçüktür; fakat fâidesi büyük olup, ona karşı ihtiyaç umûmidir. Hadd-i bülûğa ermeden çocukları vefât eden peder ve vÂlidelere mühim bir müjdedir. Bu tâziye ile en meyus ve mükedder bir kalp, hakîki bir tesellî ve ferah bulur. Küçük olarak vefât eden çocuklar, Âlem-i bekâda ebedî sevimli çocuk olarak kalıp, peder ve vÂlidelerinin kucaklarına verilmesi, sırrıyla, ebedî medâr-ı sürurları olduklarını ispat eder.

Ebediyen yaşlanmayacak olan çocuklar. (Vâkıa SGresi:17.)