ÜÇÜNCÜ RİSÂLE OLAN ÜÇÜNCÜ KISIM
Kur’ân-ı Mu’cizü’1-Beyânın envâ-ı i’câzından göz ile görünecek kısmının beş altı vechinden bir vechini, yeni bir Kur’ân’ı yazmakla göstermeye dâirdir. Lillâhilhamd, öyle bir Kur’ân yazıldı. Ümmetçe Hâfız Osman hattıyla makbul Kur’ân’ın aynı sahifelerini ve satırlarını muhâfaza etmekle beraber; Lâfzullah, mecmû Kur’ân’da iki bin sekiz yüz altı defa tekerrür ettiği halde, nâdir ve nükteli müstesnÂlar hariç kalıp, mütebâkîsi tevâfuk ettiğini anladık, sahife ve satırlarını tağyir etmedik. Yalnız biz tanzim ettik. O tanzimden hârika bir tevâfuk tezâhür etti. Yazdığımız Kur’ân’ın parçalarını bir kısım ehl-i kalp görmüş, Levh-i Mahfûz hattına yakın olduğunu kabul etmişler. Bu risÂle ise; tevâfukât-ı Kur’âniyeye dâir olduğu münâsebetiyle, sırf bir işaret-i gaybiye olarak, hiçbirimizin haberimiz olmadan, iptidâ telif ve birinci tesvîdinde on bir "Kur’ân" kelimesi; birtek sahifede, birer satırda, bir sırada hatt-ı müstakîm ile tevâfukları tevâfuk-u Kur’âniyedeki lem’a-i i’câziyenin bir şuâı şu risÂlede bu hârika letâfeti gösterdiğini, görenlere kanaat geldi.
Bu Üçüncü Kısmın mütebâkî meseleleri ile Dördüncü Kısım tevâfukâta dâir olduğu için, tevâfukâta dâir olan fihriste ile iktifâ edilmiştir.
DÖRDÜNCÜ KISIM OLAN DÖRDÜNCÜ RİSÂLE
Üç Nüktedir.
BİRİNCİ NÜKTE: Kur’ ân’ da, "Kur’ ân" kelimesinin çok sırlarından bir sırrı, altmış dokuz âyât-ı azîmede latîf ve mânidar sahifeler arkasında birbirine tevâfukla baktıklarını ve o âyât-ı azîmenin mânen birbirinin hakîkatini teyid ettiklerini göstermek ve tilâvet-i Kur’ân sevâbını ve zikir fazîletini ve tefekkür ubûdiyetini birden kazanmak isteyenlere, evrad nevinden gâyet güzel bir hizb-i Kur’ânî olarak yazılmıştır.
İKİNCİ NÜKTE: Kur’ân-ı Hakîmde "Resûl" kelimesinin tekrarındaki esrârın tevâfuk cihetiyle birisine işaret için, yüz altmış âyâttaki "Resûl" kelimesi birbirine tevâfukla mânidar bakması gibi;
HAŞİYE
o yüz altmış muazzam âyetler de birbirine bakıyor. Birbirini teyid ve ispat ettiğine işareten ve Kur’ ân’ dan hem kıraat, hem zikir, hem fıkir olmak üzere bir hizb-i mahsustur. Kendine Âlî ve tatlı ve çok kıymetli ve çok fazîletli bir vird arzu edenlere mühim bir virddir.
HAŞİYE
Bu risÂlenin, o mukaddes iki kelimenin i’câzî tevâfuklarından bahsi ayn-ı hakîkat olduğuna delil, o dördüncü risÂlede bütün o iki kelimenin tevâfuk etmesidir. Herbir âyet ayrı ve satır başında yazılmasından, umum o iki mukaddes kelimeler tevâfuk etmişlerdir.