mütereddit iken, birden bire bir ciheti takip, muayyen bir sıfatla ittisaf, mahsus bir keyfiyetle tekeyyüf ederek hayret-bahşa hikemi intaç ettiğinden, Saniin vücub-u vücuduna şehadetle, avalim-i gaybiyenin enmuzeci olan latife-i Rabbaniye içinde ilan-ı Sani eden misbah-ı imanı ışıklandırıyorlar.
Evet, bir nefer, nefsinde ve takımda ve bölükte, taburda ve orduda gibi; herbir zerre de, kendi başıyla zat, sıfat, keyfiyetindeki imkanat cihetiyle Sanii ilan ettiği gibi, tesavir-i mütedahileye benzeyen mürekkebat-ı müteşabike-i mütesaide-i kainatın herbir makamında ve herbir nisbetinde ve herbir dairesinde, herbir zerre, muvazene-i cereyan-ı umumiyi muhafaza; ve her nisbetinde ve her takımında ayrı ayrı vazifeyi ifa ve hikmeti intaç ettiklerinden, Saniin kast ve hikmetini izhar ve vücut ve vahdetinin ayatını kıraat ettikleri için, Sani-i Zülcelalin berahini, zerrattan kat kat ziyade olur. Demek
-1- hakikattir, mübalağa değil; belki nakıstır.
S
: Neden aklıyla herkes göremiyor?
C:
Kemal-i zuhurundan ve zıddın ademinden.
Yani, "Sahife-i alemin eb’ad-ı vasiasında Nakkaş-ı Ezelinin yazdığı silsile-i hadisatın satırlarına hikmet nazarıyla bak ve fikr-i hakikatle sarıl. Ta ki mele-i aladan uzanan şu selasil-i resail, seni ala-yı illiyyin-i tevhide çıkarsın."
şu kitabın heyet-i mecmuasında öyle parlak bir nizam var ki, nazzamı güneş gibi içinde tecelli ediyor. Her kelimesi, her harfi birer mucize-i kudret olan bu kitab-ı kainatın telifinde öyle bir i’caz var ki, bütün esbab-ı tabiiye, farz-ı muhal olarak muktedir birer fail-i muhtar olsalar, yine kemal-i acz ile o i’caza karşı secde ederek
-2- diyeceklerdir. Herbir kelimesi bütün kelimatıyla münasebettardır. Ve her harfi, bahusus zihayat bir harfi, bütün cümlelere karşı müteveccih birer yüzü, nazır birer gözü var olan bu kitabın öyle bir muzaaf iştibak-ı tesanüd-ü nazmı vardır ki, bir noktayı yerinde icad etmek için, bütün kainatı icad edecek bir kudret-i gayr-ı mütenahi lazımdır. Demek sivrisineğin gözünü halk eden, güneşi dahi o halk etmiştir. Pirenin midesini tanzim eden, manzume-i şemsiyeyi de o tanzim etmiştir.
1 Allah’a giden yollar, mahlukatın nefesleri sayısıncadır.
2 Sen her türlü noksandan münezzeh ve uzaksın. Bizim hiç bir kudretimiz yoktur. şüphesiz ki Sen Azizsin, Senin kudretin herşeye galiptir; Hakimsin, Senin her işin hikmet iledir.