Mesnevi-i Nuriye Onuncu Risale

Amma şeytanın talebesi olan nefs-i emmare, cismin küçüklüğünü san’atın küçüklüğüne atfetmekle, esbabdan sudürunu tecviz ediyor. Ve pek büyük cisimler dahi hikmetle yaratılmamış iddiasında bulunarak, bir nevi abesiyete isnat ediyor.
İ’lem eyyühe’l-aziz! Gerek vücutta, gerek rızıkta ifrat derecesinde mebzuliyet vardır. Bu ise, hikmetten uzak, abesiyete yakın görünür. Evet, eğer yaratılan şey bir gaye için yaratılıyorsa hakkın var; amma gayeler pek çoktur. Binaenaleyh, bir gayeye nazaran abesiyet hissedilse bile, gayelerin mecmuuna nazaran ayn-ı hikmet ve ayn-ı adalettir.
İ’lem eyyühe’l-aziz! İnsanın san’atıyla Halıkın san’atı arasındaki fark: İnsan kendi san’atının arkasında görünebilir; amma Halıkın masnuu arkasında yetmiş bin perde vardır. Fakat, Halıkın bütün masnuatı def’aten bir nazarda görünebilirse, siyah perdeler ortadan kalkar, nuraniler kalır.
İ’lem eyyühe’l-aziz! Hayvanattan olsun, nebatattan olsun, tevellüdle tenasül şümulüne dahil olan her fert, veçh-i arzı istila ve tasallut etmek niyetindedir ki, arzı kendisine ve zürriyetine has ve halis bir mescid yapmakla Fatır-ı Hakimin esma-i hüsnasını izharla Halıkına gayr-ı mütenahi bir ibadette bulunsun.
Evet, kuşların, balıkların, karıncaların, yumurtalarında, eşcar ve sebzevatın semeratında ve o semeratın tohumlarındaki ifrat derecesini bulan kesret o vaziyeti tenvir eder. Lakin alem-i şehadetin darlığına ve müstakbel ibadetlerin Allamü’l-Guyübun ilminde mevcut olduğuna binaen, niyetten fiile henüz çıkmayan onların ibadetleri kabul edilmiştir.
İ’lem eyyühe’l-aziz! Kur’an-ı Kerim, bazan birşeyin müteaddit gayelerinden insanlara ait bir gayeyi zikre tahsis eder. Bu ihtar içindir, inhisar için değildir. Yani, o şeyin gayeleri, zikredilen gayeye münhasır değildir. Ancak o şeyin nizam ve intizam ve sair faydalarına insanın nazar-ı dikkatini celbetmek için insanlara raci o faydayı zikrediyor. Mesela: ayet-i kerimeyle zikredilen fayda, takdir-i kamerin binlerce faydalarından biridir. Yoksa, takdir-i kamer bu faydaya münhasır değildir. Yani, kamer yalnız bu gaye için değildir. Bu gaye onun gayelerinden biridir.
İ’lem eyyühe’l-aziz! Cenab-ı Hakka mahsus taklidi mümkün olmayan en bahir tevhid sikke ve mühürlerinden biri, gayr-ı madud muhtelif eşyayı basit birşeyden halk etmektir. Evet, pek basit olan şu topraktan binlerce enva, muhtelif nebatat, gayr-ı mütenahi bir kudretle, bir ilimle, pek büyük bir itkan, bir suhuletle yaratılmakta olduğu tevhidin öyle bir bürhanıdır ki, hem taklidi, hem tenkidi imkan haricidir.

"Ay için de menziller takdir ettik." Yasin Suresi, 36:39. "Vaktinizi ve hesabınızı bilesiniz diye." Yunus Suresi, 10:5.