Muhakemat Birinci Maksat

lisan-ı sadıkı, berahin-i Sâniin en sadık bir delil-i zîhayat ve bir hüccet-i nâtıka ve bir bürhan-ı fasihtir. Evet, hem zatı, hem lisanı birer bürhan-ı neyyirdir. Neam, hilkat tarafından zat-ı Muhammed bürhan-ı bâhirdir. Hakikat canibinden lisanı, şahid-i sadıktır. Evet, Muhammed Aleyhisselâm hem Sânie, hem nübüvvete, hem haşre, hem hakka, hem hakikate bir hüccet-i katıadır. Tafsili gelecektir.
Tenbih
"Devir" lâzım gelmez. Zira, sıdkının delâili, Sâniin delâiline tevakkuf etmez.
Temhid
Peygamberimiz, Sâniin bir bürhanıdır. Öyleyse, şu bürhanın ispat-ı sıdkını ve intacını ve sureten ve maddeten sıhhatini ispat etmek gerektir. Nahu:

*
Emma ba’dü, ey hakikatin âşıkı! Eğer vicdanımı mütalâa etmekle hakikatleri rasad etmek istersen, kalb dedikleri lâtife-i Rabbaniyenin pası ve zengârı hükmünde olan arzu-yu hilâf ve iltizam-ı taraf-ı muhalif ve mâzur tutulmak için kendi evhamına bir hak vermek ve bir asla ircâ etmek ve mecmuun neticesini herbir fertten istemek ki, zaafiyeti sebebiyle neticenin reddine bir istidad-ı seyyie verilir.
Hem de bahaneli çocukluk tabiatı, hem de mahaneli düşman seciyesi, hem de yalnız ayıbı görmek şanında olan

* Allah’ım, Senin Vücub-u Vücuduna delâlet eden Muhammed’e (a.s.m.) salât ve selam et.

Dikkat lâzımdır.