İnşaallah müstecap olan duânızla Allahü Zülcelâl, Risâle-i Nur hizmetinde ümit ve arıu ettiğim neticeye vâsıl; ve merhum ve mağfur Abdurrahman gibi âhir nefesimde îmâm tevf`ık; ve saadet-i bâkiyede İki Cihan Serveri Nebî-i Ekremimiz Muhammedeni’l-Mustafa Sallallâhü Aleyhi Vesellem Efendimize, siz muhterem üstâdımın arkasından ve yakınında komşuluk vermek sûretiyle a’mâl-i hakıkiyeye nâil buyurur.
Evet, İslâmiyet gibi bir âlî tarıkım, acz ve fakrı Allah’a karşı bilmek gibi bir meşrebim, Seyyidi’l-Mürselîn gibi bir rehberim, Kur’ân-ı Azîmüşşan gibi bir mürşidim, bir dakikada mertebe-i velâyete erişmek gibi ulvî bir netice almak mümkün olan askerlik gibi bir mesleğim var.
Üstâdım bana ve dinleyen her zîukùle, "Tarîkat zamanı değil, îmânı kurtarmak zamanıdır. Beş vakit namazmı hakkıyla edâ et, namazın nihayetindeki tesbihleri yap, ittibâ-ı sünnet et, yedi kebâiri işleme!" dersini vermiştir.
Ben gerek bu derse, gerek Risâle-i Nur ile verilen derslere Kur’ân’dan istinbât buyurarak gösterdiği hakîkatlere. karşı, Allah’ın tevfıkıyla cân ü dîlden "belî" dedim, tasdik ettim. Ve bana böylece hakîkat dersini veren bu zâta ömrümde ilk defa "Üstad" dedim, hatâ etmedim, isâbet ettim.