İfâde-i Merâm ve Uzunca Bir Mâzeret
Yâ eyyühe’n-nâzır!
Hasenâtı seyyiâtına, sevâbı hatâsına tereccüh edenler, mağfiret ve affa müstehaktırlar.
İşte, iki inkılâp beni iki telif-i müşevveşe mecbur etti; iki rıhlet dahi, iki kitabı ilhâm ettirdi. Şu eserlerden herbirisi Kürt olduğu gibi, aynı halde Türk, aynı vakitte Araptır. Güyâ herbir eser Arap abâsını iktisâ ve Türk pantolonu giymiş külahlı bir Kürttür. Böyle acîbü’ş-şekil bir telif, telif kânununa muhâlefetle muâheze olunmamak gerektir.
Evet, benim hakkım sükût idi; zîra âcizim. Biliyorum, âsârım rağbete şâyân değildir. Fakat Sâdi’nin
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.