Azîz kardeşlerim,
Eski Said’in matbû eski eserlerinden birisi elime geçti. Merak ve dikkatle baktım. Bu gelen fıkra kalbe geldi. Münâsipse Mektubât âhirinde yazılsın.
Evvelâ: Hürriyetin üçüncü senesinde, aşâirler arasında meşrûtiyet-i meşrûayı aşâire tam bildirmek ve kabul ettirmek için Ertuş aşâiri içinde, husûsan Küdan ve Mâmehurâna verdiği ders. Ve bin üç yüz yirmi dokuzda Matbaa-i Ebuzziyâ’da tâb edilen kırk bir sene evvel tâb edilmiş; fakat, maattessüf yirmi otuz seneden beri arıyordum, bulamamıştım. Bu defa birisi bir nüsha bulup bana göndermiş. Ben de Eski Said kafasını alıp ve Yeni Said’in sünuhâtıyla, dikkatle mütâ1âa ettim. Anladım ki, Eski Said acîb bir hiss-i kable’l-vukû ile, otuz kırk sene sonra, şimdi vukua
Allah’ın adıyla. O her türlü kusur ve noksandan uzaktır.