Risale-i Nur’un has şakirtlerinden ve ehemmiyetli eski muallimlerinden Hasan Feyzi nin Sikke-i Tasdik-i Gaybi den aldığı bir ilhamla Risale-i Nur hakkında ve o Nurun menbaı ve esası olan Nur-u Muhammedi (a.s.m.) ve hakikat-i Kur’ân ve sırr-ı iman tarifinde bu kasideyi yazmıştır.
• • •
Ahmed yaratılmış o büyük Nur-u Ehadden,
Her zerrede nurdur, o ezelden, hem ebedden.
Bir nur ki odur hem yüce, hem layetenahi,
Ol fahr-i cihan Hazret-i Mahbub-u İlahi.
Parlattı cihanı bu güzel nur-u Muhammed (a.s.m.)
Halk olmasa, olmazdı bir zerre ve bir fert.
Ol nuru anın, her yeri, her zerreyi sarmış,
Baştan başa her dem bu kesif zulmeti yarmış.
Bir nur ki odur sade ve hem layetezelzel,
Ari ve beri cümleden üstün ve mükemmel.
Bir nur ki bütün zerrede ancak o nümayan,
Bir nur ki verir kalblere hem aşk ile iman.
Bir nur ki eğer olmasa ol nur hele bir an,
Baştan başa zulmette kalır hem de bu ekvan.
Bir nur ki değil öyle muhat, hem dahi mahsur
Bir nur ki eder kalbi de pürnur, çeşmi de pürnur.
Bir lem adır andan, şu büyük şems ve kamerler.
Rahman ve Rahim olan Allah ın adıyla.
Onlar Allah ın nurunu ağızlarıyla söndürmek isterler. Fakat Allah nurunu tamamlayacaktır-kafirler isterse hoşlanmasınlar. (Saf Suresi: 8.)