Bir cezbe-i "Ya Hayy!" ile seller gibi aktı,
A daya varıp herbiri şimşek gibi çaktı.
Bunlardı o gün halka-i tevhidi kuranlar,
Bunlardı o gün baltalayıp küfrü kıranlar.
Bunlardı mübarek yüce cem iyet-i şura,
Bunlardı o nurdan dizilen halka-i kübra.
Bunlardı alan Suriye, Irak, ülke-i Kisra,
Bunlarla ziyadar o karanlık koca sahra.
Bunlardı veren hasta, alil gözlere bir fer,
Bunlardı o tarihe geçen şanlı gazanfer.
Her hepsi de bir zerre-i nuru o Habibin,
Her an görünür gözlere ondan nice yüz bin.
Nur altına girmiş bulunan türlü cemaat,
Hem buldu beka, hem de bütün gördü adalet.
Ecdad-ı izamın o büyük ruhları küskün,
Zira ne küfürler okunur onlara hergün.
Yağmıştı o gün ah ne kederler, ne elemler,
Aciz onu hep yazmaya, eller ve kalemler.
Binlerce yetimin yıkılan kalbini sen yap,
Affet yeter artık, o Habib aşkına, ya Rab!
Derken yeter artık, bizi affet güzel Allah!
Sarsıldı cihan, öldü de bir gümgüme nagah.
Buz parçası halinde bulut, bir yere düşmüş,
Erkek ve kadın hepsi de ol semte üşüşmüş...
Derhal açılıp gökyüzü hem parladı ol nurdan gelen Risalei n-Nur
Hallak-ı Rahim eyledi mahlukunu mesrur.
Zulmet dağılıp başladı bir yep yeni gündüz,
Bir neş e duyup sustu biraz ağlayan o göz.
Bir dem bile düşmezken onun ahı dilinden,
Kurtuldu, yazık dertli beşer derdin elinden.
Ol taze güneş, ülkeye serptikçe ışıklar,
Hep şad olacak, şevk bulacak kalbi kırıklar.
Her kalbe sürur, her göze nur doldu bugünden,
Bir müjde verir sanki o bir şanlı düğünden.