Dimağda merâtib-i ilim muhtelifedir, mültebise
Dimağda merâtib var, birbiriyle mültebis, ahkâmları muhtelif. Evvel tahayyül olur, sonra tasavvur gelir.
Sonra gelir taakkul, sonra tasdik ediyor, sonra iz’an oluyor, sonra gelir iltizam, sonra itikad gelir.
İtikadın başkadır, iltizamın başkadır. Herbirinden çıkar bir hâlet: Salâbet itikaddan,
Taassub iltizamdan, imtisâl iz’andan; tasdikten iltizam, taakkulde bîtaraf, bîbehre tasavvurda,
Tahayyülde safsata hâsıl olur, mezcine eğer olmaz muktedir.
Bâtıl şeyleri güzel tasvir etmek, her demde, sâfî olan zihinleri cerhdir, hem idlâli.
Hazmolmayan ilim telkin edilmemeli
Hakiki mürşid-i âlim koyun olur, kuş olmaz; hasbî verir ilmini.
Koyun verir kuzusuna hazm olmuş musaffâ sütünü.
Kuş veriyor ferhine lüabâlûd kayyını.
Tahrip esheldir; zaif tahripçi olur
Vücud-u cümle eczâ, şart-ı vücud-u külldür. Adem ise, oluyor bir cüz’ün ademiyle; tahrip eshel oluyor.
Bundandır ki, âciz adam, sebeb-i zuhur-u iktidar-ı müsbete hiç yanaşmaz. Menfîce müteharrik, dâim tahripkâr olur.
Kuvvet hakka hizmetkâr olmalı
Hikmetteki desâtir, hükümette nevâmis, hakta olan kavânîn, kuvvetteki kavâid birbiriyle olmazsa müstenid ve müstemid,
Cumhur-u nasta olmaz ne müsmir ve müessir. Şeriatta şeâir kalır mühmel, muattal; umûr-u nasta olmaz müstenid ve mu’temid.