Sözler Lemeat

Medeniyet sistemi Hâşiye bozuktu, hem muzırdı. Tecrübe-i katiye bize bunu gösterdi.
Din hayatın hayatı, hem nuru, hem esası. İhyâ-i dinle olur, şu milletin ihyâsı. İslâm bunu anladı.
Başka dinin aksine, dinimize temessük derecesi nisbeten milletin terakkîsi.
İhmâli nispetinde idi milletin tedennîsi. Tarihî bir hakikat, ondan olmuş tenâsi.

Mevt, tevehhüm edildiği gibi dehşetli değil
Dalâlet vehmidir; mevti dehşetlendirir. Mevt, tebdil-i câmedir, ya tahvil-i mekândır. Sicinden bostana çıkar.
Kim hayatı isterse, şehâdet istemeli. Şehidin hayatına Kur’ân işaret eder. Sekerâtı tatmamış herbir şehid, kendini hayy biliyor, görüyor. Lâkin yeni hayatı daha nezih buluyor.
Zanneder ki ölmemiş. Meyyitlere nisbeti, dikkat et, şuna benzer: İki adam, rüyâda lezâiz envaına câmi’ güzel bahçede, ikisi geziyorlar. Biri rüyâ olduğunu bilir; lezzet almıyor.
Onu müferrah etmez; belki teessüf eder. Öbürüsü biliyor ki, âlem-i yakzadır; hakiki lezzet alır, ona hakiki olur.
Rüyâ misâlin zılli, misâl ise berzahın zılli olmuştur. Ondan, onların düsturları birbirine benziyor.

Siyaset, efkârın âleminde bir şeytandır; istiâze edilmeli
Siyaset-i medenî, ekserin rahatına fedâ eder ekalli. Belki ekall-i zâlim, kendine kurban eder ekserîn-i avâmı.
Adâlet-i Kur’ânî, tek mâsumun hayatı, kanı heder göremez, onu fedâ edemez, değil ekseriyete, hattâ nevin umumu.
Ayet-i iki sırr-ı azîmi vaz’ ediyor nazara. Biri mahz-ı adâlet. Bu düstur-u azîmi
Ki ferd ile cemaat, şahıs ile nev-i beşer, kudret nasıl bir görür; adâlet-i İlâhî, ikisine bir bakar. Bir sünnet-i dâimî.

Hâşiye
Tam bir işaret-i gaybiyedir. Sekerâtta olan dinsiz sekerâtta olan dinsiz zalim medeniyete bakıyor.

Kim bir cana kıymamış birisini öldürürse... [0](Mâide Suresi :32.)