Sözler Lemeat

Şahs-ı vâhid hakkını kendi fedâ ediyor; lâkin fedâ edilmez, hattâ umum insana. Onun iptal-i hakkı, hem irâka-i demi,
Hem zevâl-i ismeti; iptal-i hakk-ı nevin, hem ismet-i beşerin mislidir, hem nazîri. İkinci sırrı budur: Hodgâmî bir âdemî,
Hırs ve heves yolunda bir mâsumu öldürse, eğer elinden gelse, hevesine mâni ise harab eder dünyayı, imhâ eder benî Âdem’i

Zaaf hasmı teşcî eder; Allah abdini tecrübe eder,
abd Allahını tecrübe edemez

Ey hâif ve hem zaif! Havf ve zaafın beyhûde, hem senin aleyhinde tesirât-ı haricî teşcî eder, celb eder.
Ey vesveseli vehham! Muhakkak bir maslahat, mazarrât-ı mevhume için fedâ edilmez. Sana lâzım hareket; netice Allah’ındır.
İşine karışılmaz. Allah çeker abdini meydan-ı imtihana, "Böyle yaparsan eğer, böyle yaparım Ben" der.
Abd ise hiç yapamaz Allahını tecrübe. "Rabbim muvaffak etsin, ben de bunu işlerim" dese, tecavüz eder.
İsâ’ya demiş şeytan: "Mâdem herşeyi O yapar; kader birdir, değişmez. Dağdan kendini at. O da sana ne yapar?"
İsâ dedi: "Ey mel’un! Abd edemez Rabbini tecrübe ve imtihan."

Beğendiğin şeyde ifrat etme
Bir derdin dermanı başka derde dert olur, panzehiri zehir olur. Derman hadden geçerse, dert getirir, öldürür.

İnadın gözü meleği şeytan görür
İnadın işi budur: Şeytan yardım ederse birisine, "melek" der, rahmeti de okutur.
Muhâlif tarafında eğer meleği görse, libasını değişmiş onu şeytan zanneder; adâvet, lânet eder.