Sözler On Dördüncü Söz

’ye kadar; hem, -1-’den tut, tâ -2-’e kadar; hem, -3-’den tut, tâ -4-’e kadar; hem, -5-’den tut, tâ -6-’ya kadar hudud-u azamet-i Rubûbiyeti ve kibriyâ-i Ulûhiyeti tutmuş olan Ezel ve Ebed Sultanı, "Şu âciz ve nihayetsiz zayıf ve nihayetsiz fakir ve nihayetsiz muhtaç ve yalnız cüz’î bir ihtiyâr ile icada kabiliyeti olmayan zayıf bir kisb ile mücehhez benîâdem’e karşı şedid şikâyât-ı Kur’âniyesi ve azîm tehdidâtı ve müthiş vaîdleri ne hikmete binâendir ve ne vecihle tevfîk edilir, ne sûretle münâsip düşer?" demek olan derin ve yüksek hakikate kanaat getirmek için, şu gelecek iki temsile bak.
Birinci temsil: Meselâ, şâhâne bir bağ var ki, nihayetsiz meyvedar ve çiçekdar masnular içinde bulunuyorlar. Ona nezâret etmek için pekçok hademeler tâyin edilmiş. Bir hizmetkârın vazifesi dahi, yalnız o bağa yayılacak ve içilecek suyun mecrâsındaki deliğin kapağını açmaktadır ve şu hizmetkâr ise, tembellik etti, deliğin kapağını açmadı. O bağın tekemmülüne halel geldi veyahut kurudu. O vakit, Hàlık’ın san’at-ı Rabbâniyesinden ve Sultanın nezâret-i şâhânesinden ve ziyâ ve hava ve toprağın hizmet-i bendegânesinden başka bütün hademelerin, o sersemden şekvâya hakları vardır. Zîrâ, hizmetlerini akîm bıraktı veya zarar verdi.
İkinci temsil: Meselâ, cesîm bir sefine-i sultaniyede, âdi bir adam, cüz’î vazifesini terk etmesiyle bütün gemideki vazifedarların netâic-i hidemâtına halel getirdiğinden ve bâzı da mahvettiğinden, bütün o vazifedarlar nâmına, gemi sahibi ondan şedid şikâyet eder. Kusur sahibi ise, diyemez ki, "Ben bir âdi adamım, ehemmiyetsiz ihmâlimden şu şiddete müstehak değildim." Çünkü, tek bir adem, hadsiz ademleri intâc eder. Fakat, vücud kendine göre semere verir. Çünkü, bir şeyin vücudu, bütün şerâit ve esbâbın vücuduna mütevakkıf olduğu halde, o şeyin ademi, intifâsı, tek bir şartın intifâsıyla ve tek bir cüz’ün ademiyle, netice itibâriyle, mün’adim olur. Bundandır ki, tahrip, tâmirden pekçok defa eshel olduğu, bir düstur-u müteârife hükmüne geçmiştir. Mâdem küfür ve dalâlet, tuğyan ve mâsiyet

1 Allah herşeyin yaratıcısıdır. O herşey üzerinde hakkıyla görüp gözeticidir. (Zümer Sûresi: 62.)

2 Allah onların gizlediklerini de bilir, açığa vurduklarını da. (Bakara Sûresi: 77.)

3 Gökleri ve yeri yaratan Odur. (En’âm Sûresi: 73.)

4 Sizi de, sizin yaptıklarınızı da yaratan Allah’tır. (Sâffât Sûresi: 96.)

5 Mâşaallah, Allah dilemiş de yaratmış! Kuvvet ve kudret ancak Allah’ındır. (Kehf Sûresi: 39.)

6 Allah dilemedikçe siz hiçbir şeyi isteyemezsiniz. (İnsan Sûresi: 30.)