Sözler On İkinci Söz

dereceleri muhteliftir. Ekser ilhamât bu kısımdandır. Fakat derecâtı çok mütefâvittir. Meselâ, en cüz’îsi ve basiti, hayvanâtın ilhamâtıdır. Sonra avâm-ı nâsın ilhamâtıdır. Sonra avâm-ı melâikenin ilhamâtıdır. Sonra evliyâ ilhamâtıdır. Sonra melâike-i izâm ilhamâtıdır. İşte, şu sırdandır ki, kalbin telefonuyla vâsıtasız münâcât eden bir velî der: Yani, "Kalbim benim Rabbimden haber veriyor." Demiyor, "Rabbü’l-âlemînden haber veriyor." Hem der: "Kalbim, Rabbimin aynasıdır, arşıdır." Demiyor, "Rabbü’l-âlemînin arşıdır." Çünkü, kabiliyeti miktarınca ve yetmiş bine yakın hicabların nisbet-i ref’i derecesinde, mazhar-ı hitâb olabilir.
İşte, bir padişahın saltanat-ı uzmâsı haysiyetiyle çıkan fermanı, âdi bir adamla cüz’î bir mükâlemesinden ne kadar yüksek ve âlî ise ve gökteki güneşin feyzinden istifade, aynadaki aksinin cilvesinden istifadeden ne derece çok ve fâik ise, Kur’ân-ı Azîmüşşan dahi o nisbette bütün kelâmların ve hep kitapların fevkındedir.
Kur’ân’dan sonra, ikinci derecede kütüb-ü mukaddese ve suhuf-u semâviyenin, dereceleri nisbetinde, tefevvukları vardır. O sırr-ı tefevvuktan hissedardırlar. Eğer bütün cin ve insanın Kur’ân’dan tereşşuh etmeyen bütün güzel sözleri toplansa, yine Kur’ân’ın mertebe-i kudsiyesine yetişip, tanzîr edemez. Eğer Kur’ân’ın İsm-i Âzamdan ve her ismin âzamlık mertebesinden geldiğini bir parça fehmetmek istersen, Âyete’l-Kürsî ve âyet-i -1- ve âyet-i -2- ve âyet-i -3- ve âyet-i -4- ve âyet-i -5- ve âyet-i -6- ve âyet-i

1 Gaybın anahtarları da Allah’ın indindedir. (En’âm Sûresi: 59.)

2 De ki: Ey mülkün hakîkî sahibi olan Allahım! (Al-i İmrân Sûresi: 26.)

3 O gündüzü, peşi sıra kovalayan gece ile örter. O, güneşi, ayı ve yıldızları da emrine boyun eğmiş olarak yarattı. (A’râf Sûresi: 54.)

4 Ve denildi ki: "Ey yer, suyunu yut! Ey gök sen de suyunu tut!" (Hûd Sûresi: 44.)

5 Yedi gökle yer ve onların içindekiler Onu tesbih eder. (İsrâ Sûresi: 44.)

6 Sizin yaratılmanız da, diriltilmeniz de, tek bir kişinin yaratılıp diriltilmesi gibidir. (Lokman Sûresi: 28.)