Sözler On Yedinci Söz

KALBE FÂRİSİ OLARAK TAHATTUR EDEN BİR MÜNÂCÂT



Yani bu münâcât, kalbe Fârisî olarak tahattur ettiğinden Fârisî yazılmıştır.
Evvelce, matbû olan Hubâb Risâlesinde derc edilmişti.

Yâ Rab! Tevekkülsüz, gafletle, iktidar ve ihtiyarıma dayanıp derdime derman aramak için cihât-ı sitte denilen altı cihette nazar gezdirdim. Maatteessüf derdime derman bulamadım. Mânen bana denildi ki, "Yetmez mi dert, derman sana?"

Evet, gafletle sağımdaki geçmiş zamandan teselli almak için baktım. Fakat, gördüm ki; dünkü gün, pederimin kabri ve geçmiş zaman, ecdâdımın bir mezar-ı ekberi sûretinde göründü. Teselli yerine vahşet verdi.
Hâşiye 1
Hâşiye 1: İmân, o vahşetli mezar-ı ekberi, ünsiyetli bir meclis-i münevver ve bir mecmâ-ı ahbab gösterir.

Sonra, soldaki istikbâle baktım; derman bulamadım. Belki yarınki gün, benim kabrim ve istikbâl ise, emsâlimin ve nesl-i âtînin bir kabr-i ekberi sûretinde görünüp, ünsiyet değil, belki vahşet verdi.
Hâşiye 2
Hâşiye 2: İmân ve huzur-u imân, o dehşetli kabr-i ekberi, sevimli saadet saraylarında bir dâvet-i Rahmâniye gösterir.


Soldan dahi hayır görünmediği için, hazır güne baktım. Gördüm ki, şu gün, güyâ bir tabuttur; hareket-i mezbûhânede olan cismimin cenazesini taşıyor.
Hâşiye 3
Hâşiye 3: İmân, o tabutu, bir ticaretgâh ve şâşaalı bir misafirhâne gösterir.

Bu kısmın Arapça ve Farsça ibârelerinin mânâları ve açıklamaları hemen altlarında verildiğinden, başka bir meâl konulmamıştır.