sırrıyla, az çok, büyük küçük Ona müsâvi olduğu gibi, bütün insanları birtek insan gibi bir sayha ile haşre getirebilir.
Hem, bir şeyin kuvvet ve zaafça merâtibi, o şeyin içine zıddının müdâhalesidir. Meselâ, hararetin derecâtı, soğuğun müdâhalesidir; güzelliğin merâtibi, çirkinliğin müdâhalesidir; ziyânın tabakàtı, karanlığın müdâhalesidir. Fakat, birşey zâtî olsa, ârızî olmazsa, onun zıddı ona müdâhale edemez. Çünkü, cem’-i zıddeyn lâzım gelir. Bu ise, muhâldir. Demek asıl, zâtî olan bir şeyde merâtib yoktur. Mâdem, Kadîr-i Mutlakın kudreti zâtîdir, mümkinât gibi ârızî değildir ve kemâl-i mutlaktadır. Onun zıddı olan acz ise, muhâldir ki, tedâhül etsin. Demek, bir baharı halk etmek, Zât-ı Zülcelâline bir çiçek kadar ehvendir. Eğer esbâba isnad edilse, bir çiçek, bir bahar kadar ağır olur. Hem, bütün insanları ihyâ edip haşretmek, bir nefsin ihyâsı gibi kolaydır.
Mesele-i haşrin başından buraya kadar olan temsil sûretlerine ve hakikatlerine dâir olan beyânâtımız, Kur’ân-ı Hakîmin feyzindendir. Nefsi teslime, kalbi kabule ihzârdan ibârettir. Asıl söz ise Kur’ân’ındır. Zîrâ söz odur ve söz onundur. Dinleyelim:
Tam ve kesin delil Allah’ındır. (En’âm Sûresi: 149.)
Şimdi bak Allah’ın rahmet eserlerine: Yeryüzünü ölümünün ardından nasıl diriltiyor. Bunu yapan, elbette ölüleri de öylece diriltecektir; O herşeye hakkıyla kàdirdir. (Rum Sûresi: 50.)
Dedi ki: "Çürümüş kemikleri kim diriltecek?" • De ki: Onu ilk önce kim yaratmışsa tekrar O diriltecek. O herşeyin yaratılışını hakkıyla bilendir. (Yâsin Sûresi: 78-79.)
Ey insanlar, Rabbinizden korkun. Kıyâmet gününün zelzelesi, muhakkak ki pek büyük birşeydir. Onu gördüğünüz gün, herbir emzikli kadın emzirdiğini unutur, herbir hâmile kadın çocuğunu düşürür. İnsanları da sarhoş görürsün, halbuki onlar sarhoş değillerdir; lâkin Allah’ın azabı pek şiddetlidir. (Hac Sûresi: 1-2.)
Allahü Teâlâ ki, Ondan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. And olsun ki, geleceğinden şüphe olmayan kıyâmet gününde O sizi kabirlerinizden toplayıp diriltecektir. Allah’tan daha doğru sözlü kim vardır? (Nisâ Sûresi: 87.)
İhlâs ile kulluk edenler, ni’metlerle dolu Cennet içindedir. • Günaha daha kâfirler ise Cehennem ateşindedir. (İnfitar Sûresi: 13-14.)
Ne zaman ki yer müthiş bir sarsıntıyla sarsılır. • Ve yer bütün ağırlıklarını dışarı çıkarır. • Ve insan "Ne oluyor buna?" der. • O gün yer, üzerinde herkesin ne iş yaptığını haber verir. • Çünkü Rabbin ona konuşmasını emretmiştir. • O gün insanlar amelleri kendilerine gösterilmesi için hesap yerine bölük bölük dönerler. • Kim zerre kadar bir iyilik yaparsa onun mükâfâtını görür. • Kim zerre kadar bir kötülük yaparsa onun cezasını görür. (Zilzâl Sûresi: 1-8.)
Çarpacak olan felâket! • Nedir o çarpacak olan felâket? • O çarpacak felâketin ne olduğunu bilir misin? • O gün insanlar ateşe çarpıp yere serilmiş pervânelere döner. • Dağlar ise atılmış rengârenk yün gibi olur. • Mîzanı ağır gelen, hoşnut olacağı bir yaşayış içindedir.