Sözler Yirmi Beşinci Söz

bağ ve bostan vermesini gizli bir sûrette ispatlarına işaret eder. Mânen der: "Mâdem gözünüz önünde dağ ve zeminde şu işleri yapar; âhirette dahi bunlara benzer işleri yapar." Demek sûrenin başındaki dağ, Kıyâmetteki dağların haline bakar ve bağ ise âhirde ve âhiretteki hadîkaya ve bağa bakar. İşte sâir noktaları buna kıyas et; ne kadar güzel ve âlî bir üslûbu var, gör.
Meselâ,
-1- (ilâ âhir) öyle bir üslup-u âlîde benî beşerdeki şuûnât-ı İlâhiyeyi ve gece ve gündüzün deverânındaki tecelliyât-ı İlâhiyeyi ve senenin mevsimlerinde olan tasarrufât-ı Rabbâniyeyi ve yeryüzünde hayat memat, haşir ve neşr-i dünyeviyedeki icraat-ı Rabbâniyeyi öyle bir ulvî üslup ile beyân eder ki, ehl-i dikkatin akıllarını teshîr eder. Parlak ve ulvî geniş üslûbu, az dikkat ile göründüğü için şimdilik o hazîneyi açmayacağız.
Meselâ,
-2- gök ve zeminin Cenâb-ı Hakkın emrine karşı derece-i inkıyad ve itaatlerini şöyle âlî bir üslup ile beyân eder ki: Nasıl bir kumandan-ı âzam, mücâhede ve manevra ve ahz-ı asker şûbeleri gibi mücâhedeye lâzım işler için iki daireyi teşkil edip açmış. O mücâhede, o muâmele işi bittikten sonra, o iki daireyi başka işlerde kullanmak ve tebdil ederek istimâl etmek için o kumandan-ı âzam o iki daireye müteveccih olur. O daireler, herbirisi hademeleri lisâniyle veya nutka gelip kendi lisâniyle der ki: "Ey kumandanım, bir parça mühlet ver ki, eski işlerin ufak tefeklerini, pırtı mırtılarını temizleyip, dışarı atayım; sonra teşrif ediniz. İşte, atıp senin emrine hazır duruyoruz. Buyurun, ne yaparsanız yapınız. Senin emrine münkàdız. Senin yaptığın işler bütün hak, güzel, maslahattır." Öyle de, semâvât ve arz, böyle iki daire-i teklif ve tecrübe ve imtihan için açılmıştır. Müddet bittikten sonra, semâvât ve arz, daire-i teklife âit eşyayı emr-i İlâhî ile bertaraf eder. Derler: "Yâ Rabbenâ! Buyurun, ne için bizi istihdam edersen et; hakkımız Sana itaattir. Her yaptığın şey de haktır." İşte, cümlelerindeki üslûbun haşmetine bak, dikkat et.
Hem meselâ,
-3-

1 De ki: Ey mülkün hakiki sahibi olan, âlemlerde dilediği gibi tasarruf eden Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verir, dilediğinden de mülkü çeker alırsın. (Âl-i İmrân Sûresi: 26.)

2 Gök yarıldığında • Rabbinin emrine boyun eğdiğinde-ki ona lâyık olan da budur. • Yer dümdüz edildiğinde. • İçinde ne varsa atıp boşaldığında. • Rabbinin emrine boyun eğdiğinde-ki ona lâyık olan da budur. (İnşikak Sûresi: 1-5.)

3 Ve denildi ki: "Ey yer, suyunu yut. Ey gök, suyunu tut." Su çekildi, iş bitirildi ve gemi Cûdî Dağına oturdu. Ve "Zâlimler gürûhu Allah’ın rahmetinden uzak olsun" denildi. (Hûd Sûresi: 44.)