Sözler Yirmi Beşinci Söz

teshîr etmiştir. İşte bu niâm-ı İlâhiyeyi tâdâd ettikten sonra, insana verilen ni’metlerin ne kadar geniş bir dairesi olduğunu gösterip, o dairede de ne derece hadsiz nimetler dolu olduğunu şu, -1- fezleke ile gösterir. Yani, istidad ve ihtiyac-ı fıtrî lisâniyle insan ne istemişse, bütün verilmiş. İnsana olan ni’met-i İlâhiye, tâdâd ile bitmez tükenmez. Evet, insanın mâdem bir sofra-i ni’meti semâvât ve arz ise ve o sofradaki ni’metlerden bir kısmı şems, kamer, gece, gündüz gibi şeyler ise, elbette insana müteveccih olan ni’metler had ve hesâba gelmez.
Yedinci sırr-ı belâgat:
Kâh oluyor ki âyet, zâhirî sebebi icadın kabiliyetinden azletmek ve uzak göstermek için, müsebbebin gàyelerini, semerelerini gösteriyor. Tâ anlaşılsın ki, sebep yalnız zâhirî bir perdedir. Çünkü, gayet hakîmâne gàyeleri ve mühim semereleri irâde etmek, gayet Alîm, Hakîm birinin işi olmak lâzımdır; sebebi ise, şuursuz, câmiddir. Hem, semere ve gàyetini zikretmekle, âyet gösteriyor ki, sebepler çendan nazar-ı zâhirîde ve vücudda müsebbebât ile muttasıl ve bitişik görünür. Fakat, hakikatte mâbeynlerinde uzak bir mesafe var. Sebepten müsebbebin icadına kadar o derece uzaklık var ki, en büyük bir sebebin eli, en ednâ bir müsebbebin icadına yetişemez. İşte sebep ve müsebbeb ortasındaki uzun mesafede esmâ-i İlâhiye birer yıldız gibi tulû eder. Matlaları, o mesafe-i mâneviyedir. Nasıl ki zâhir nazarda dağların daire-i ufkunda semânın etekleri muttasıl ve mukàrin görünür. Halbuki, daire-i ufk-u cibâlîden semânın eteğine kadar umum yıldızların matlaları ve başka şeylerin meskenleri olan bir mesafe-i azîme bulunduğu gibi; esbâb ile müsebbebât mâbeyninde, öyle bir mesafe-i mâneviye var ki, imânın dürbünüyle, Kur’ân’ın nuruyla görünür.
Meselâ,
-2-

1 O, sözünüz ve halinizle istediğiniz her şeyden size verdi. Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız saymakla bitiremezsiniz. (İbrâhim Sûresi: 34.)

2 İnsan, yediklerine bir baksın. • Biz suyu bol bol indirdik. • Toprağı yardıkça yardık. • Ondan dâneler • Üzümler ve sebzeler, • zeytinlikler ve hurmalıklar, • bol ağaçlı bahçeler, • çeşit çeşit meyveler ve otlar bitirdik. • Size ve hayvanlarınıza rızık olsun diye. (Abese Sûresi: 24-32.)