açacak bir anahtar beraber olduğu için, Cenâb-ı Hak kendi zâtını, bütün eşyayı işitir ve görür sıfatıyla tavsif eder; tâ, o emânet, o nur, o anahtarın cihanşümûl hikmetlerini göstersin.
Hem meselâ,
-1-
İşte, şu sûrede, "Semâvât ve arzın Fâtır-ı Zülcelâli, semâvât ve arzı öyle bir tarzda tezyin edip âsâr-ı kemâlini göstermekle, hadsiz seyircilerinden Fâtırına hadsiz medh ü senâlar ettiriyor; ve öyle de hadsiz ni’metlerle süslendirmiş ki, semâ ve zemin, bütün ni’metlerin ve ni’metdîdelerin lisânlarıyla, o Fâtır-ı Rahmânına nihayetsiz hamd ve sitâyiş ederler" dedikten sonra, yerin şehirleri ve memleketleri içinde Fâtırın verdiği cihazât ve kanatlarıyla seyr ü seyahat eden insanlarla, hayvanât ve tuyûr gibi, semâvî saraylar olan yıldızlar ve ulvî memleketleri olan burçlarda gezmek ve tayerân etmek için o memleketin sekeneleri olan meleklerine kanat veren Zât-ı Zülcelâl, elbette herşeye kàdir olmak lâzım gelir. Bir sineğe, bir meyveden bir meyveye; bir serçeye, bir ağaçtan bir ağaca uçmak kanadını veren, Zühreden Müşteriye, Müşteriden Zühale uçacak kanatları O veriyor.
Hem, melâikeler sekene-i zemin gibi cüz’iyete münhasır değiller, bir mekân-ı muayyen onları kaydedemiyor. Bir vakitte dört veya daha ziyâde yıldızlarda bulunduğuna işaret,
-2- kelimeleriyle tafsil verir. İşte şu hâdise-i cüz’iye olan "Melâikeleri kanatlarla teçhiz etmek" tâbiriyle gayet küllî ve umumi bir azamet-i kudretin destgâhına işaret ederek,
-3- fezlekesiyle tahkik edip, tespit eder.
Onuncu nükte-i belâgat:
Kâh oluyor, âyet, insanın isyankârâne amellerini zikreder, şedid bir tehdit ile zecreder. Sonra, şiddet-i tehdit ye’se ve ümitsizliğe atmamak için, rahmetine işaret eden bir kısım esmâ ile hâtime verir; teselli verir.
1 Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet o Allah’a mahsustur ki, gökleri ve yeri yoktan yaratmış, melekleri de ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler kılmıştır. O, yarattıkları için neyi dilerse onu arttırır. Muhakkak ki Allah herşeye hakkıyla kàdirdir. (Fâtır Sûresi: 1.)
2 İkişer, üçer, dörder. (Fâtır Sûresi: 1.)
3 Muhakkak ki Allah herşeye kàdirdir. (Fâtır Sûresi: 1.)