Şuâlar Eddâi

15: "Yüz kırk sûre Kur’ân" demesine.
Kur’ân yüz on dört sûre olduğunu, Kur’-ân’ı okuyan herkes bildiği halde, sathîliği ve aceleliği bu acip yanlışa sevketmiş.
16: Kur’ân-ı Kerîme âdetâ bir nazîre.
Bin defa hâşâ! Risale-i Nur Kur’ân’ın bu asırda bir mucize-i mâneviyesinin bir aynası ve ondan tereşşuh etmiş bir tefsiri olduğuna bütün Nurcuların ve Risale-i Nur’daki yazıları görenlerin kanaatleri, bu yanlışı tekzip ediyor.
17: Risale- i Nur yüz kırk parçadan ibaret olan.
Müdafaatımda belki pek çok defalar lüzumu için yüz otuz parça diye tekrarımız bu yanlışını gösteriyor.
18: Risale-i Nur’un telifi yirmi üç senede tamamlandığı bildirilen.
İmam-ı Ali’nin (r.a.) ve Gavs-ı âzam’ın (k.s.) işârât-ı gaybiyeleriyle ve mânâ-yı işarîsiyle, bir vakit yirmi dört senede Risale-i Nur tamam olacak denilmesi, o yanlışı tashih eder.
19: Üç kitapta toplanan Nur Risalelerinin.
Belki, yalnız Yirmi Yedinci Mektup, lâhikasıyla beraber o üç mecmua kadar büyük olduğu gibi, onlardaki Nurun risaleleri o üç mecmuada ancak beşten birisi olması, dikkatsizlikten gelen bu yanlışını gösteriyor.
20: Perakende halinde bulunan Nur Risaleleri.
Şimdi, Nurları yazan kalemlerin yüz binler ve güzel, itina ile, tevafukla yazan yüzler kâtibin aşk-ı imanî ve ilmî ile yazdıkları Nur Risalelerine perakende, ehemmiyetsiz parçalar namı verilmesi zâhir bir yanlıştır.
21: Bazı kısmında mevzu ve gaye ile hiç ilgisi olmadığı.
Eski zamanda mantıkta en derin âlimleri ilzam eden ve şimdiye kadar müdakkik âlimlerin Risale-i Nur’u o cihette tenkit edememeleri, bu hatâyı söyleyene iade eder.
22-23: Risale-i Nur’un bir kısmında okuyanlara birşey öğretme bakımından ilmî mahiyet taşımadığı.
Yirmi seneden beri hükûmetin iğfal olunmuş bazı rükünleri ve aldanmış bazı müteassıp hocalar Risale-i Nur’un aleyhinde hücum ettikleri ve herkesi ürküttükleri halde, hiçbir esere müyesser olmayan yüz binler her sınıftan muhtac-ı ilm-i hakikat ona talip olup istifadeleri bu iftirayı pek çirkin gösteriyor.