Şuâlar Eddâi

Şemsiyeye kadar herşeyden cüz’i, külli, küçük ve büyük en mükemmel bir intizam bulunması, şeksiz ve kati bir surette şeriklerin muhaliyetine ve madumiyetine delalet ettiği gibi, Vacibü’l-Vücudun mevcudiyetine ve vahdetine bilbedahe şahadet eder.

DÖRDÜNCÜ KELİME:
-1-’ dür. Buradaki uzun hüccete gayet kısa bir işaret:
Evet, gözümüzle görüyoruz ki, zemin yüzünü bir tarla yapıp, içinde her bir baharda yüz bin nevi nebatatın tohumlarını beraber, karışık olarak o pek geniş tarlada ekiyor ve mahsulatlarını ayrı ayrı, hiç karıştırmayarak, şaşırmayarak kemal-i intizamla kaldırıp, iki yüz bin nevi hayvanatına ondan erzak ve tayinatı rahmet ve hikmet eliyle ihtiyaçlarına göre tevzi eden hadsiz kudret ve ilim sahibi bir Mutasarrıf perde arkasında var ki; bu geniş ve zengin mülkünde, hususan zemin tarlasında bu tasarrufatı yapıyor. Bu Mutasarrıf-ı Hakîmi ve Malik-i Rahimi tanımayan, bu zemini, ahmak Sofestailer gibi, mahsulatıyla inkar etmeye mecbur olur.

BEŞİNCİ KELİME:
-2- dür. Bundaki pek geniş hüccete gayet kısa bir işarettir. Evet, gözümüzle görüyoruz ve aklımızla bedahetle biliyoruz ki, bu kâinat şehrinde ve zemin mahallesinde ve insan ve hayvanat kışlasında öyle bir Rezzak-ı Rahim ve Muhsin-i Kerim tasarruf ve nezaret ve terbiye eder ki, kendi nimetlerine mukabil hamd ve şürkrettirmek için, zemini bir sefine-i tüccariye ve erzak getiren bir şimendifer ve yeryüzündeki bahar mevsimini bir vagon tarzında yüz bin nevi taamlarla ve memeler denilen konserve paketleriyle doldurup, kış ahirinde erzakları biten muhtaç zihayatlara yetiştiren bir Rezzak-ı Rahimin işleri olduğunu, zerre kadar aklı bulunan tasdik eder. Ve tasdik etmeyip inkara sapan, elbette zemin yüzünde vesile-i hamd ve şükran olan bütün muntazam nimetleri ve muayyen rızıkları inkar etmeye mecbur olarak ahmak bir muzır hayvan olur.

ALTINCI KELİME:
-3-’ dir. Hüccetine, gayet kısa bir işaret:
Evet, Onuncu Sözde ve Nur eczalarında bürhanlarıyla ispat edilmiş ki, her baharda zihayattan üç yüz bin nev ve çeşit çeşit tarzlarda ve hadsiz efradı bulunan bir ordu-yu Sübhani, ruy-i zeminde ihya ediliyor. Onlara hayat ve levazımat-ı hayatiye



1 Mülk Onundur.

2 Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet Ona mahsustur ve Ona layıktır.

3 Hayatı veren ve devam ettiren yine Odur.