Şuâlar Eddâi

tahkikin yanında bine kadar mu’cizât, elinde zuhuru; ve dost ve düşmanlann ittifakıyla, onda güzel hasletlerin ve ahlak-ı hasenenin en yüksek derecesindeHaşiye bulnnması ve arkasında tebaiyetle sülûk edip kemalata erişen ve hakikate aynelyakin yetişen bütün ehl-i tahkik, ittifakla kemalat-ı Muhammediye (a.s.m.) en yüksek derecede bulunduğuna hakkalyakin tasdikleri ve onun dininden gelen alem-i İslamın füyüzatı ve koca İslamiyetin hakikatleri onun harika kemalatına delalet eder. Elbette o zat (a.s.m.), bizzat kendi risaletine gayet parlak ve külli, geniş şahadet eder demektir.

· Pekçok kuvvetli şehadetleri ihtiva eden dördüncü şahadet:

Yani, "Kur’an-ı Mucizü’l-Beyan, hadsiz hakikatler ve hüccetleriyle risaletine, sadıkıyetine şahadet eder."
Evet, kırk vecihle mucize olduğu Zülfıkar mecmuasında ispat edilen; ve on dört asrı nurlandıran; ve nev-i beşerin beşten birisini tebeddül etmeyen kanunlarıyla idare eden; ve o zamandan şimdiye kadar bütün ınuarızlara meydan okuyan; hiç kimse, hatta bir suresinin mislini getirmeye cesaret etmeyen; ve Âyetü’I-Kübrada ispat edildiği gibi, altı ciheti nurani, şüpheler giremeyen ve altı makam-ı kübra hakkaniyetine imza basan ve sarsılmaz altı hakikatlere dayanan; ve her zamanda yüzer milyon lisanlarla şevk ve hürmetle okunan ve her dakikada milyonlar hafızların kalblerinde kudsiyetle yazılan; ve alem-i İslamın bütün şehadetleri ve imanları onun şehadetlerinden tereşşuh eden; ve bütün ulum-u imaniye ve İslamiye onun menbaından akan; ve o, eski semavi kitapları tasdik ettiği gibi, bütün kütüb ve suhuf-u semaviyenin manevi tasdiklerine mazhar bulunan Kur’an-ı Azimüşşan, bütün hakikatleriyle ve hakkaniyetini ispat eden bütün hücccetleriyle, Muhammed Aleyhissalatü Vesselamın sıdkına ve risaletine şahadet eder demektir.

· Beşinci, altıncı, yedinci, sekizinci külli şehadetler:


Haşiye: Hatta şecaat kahramanı Hazret-i Ali (radıyallahü anh) diyor:
"Harbde biz korktuğumuz zaman, Peygamberin (a.s.m.) arkasına saklanır, tahassun ederdik. " Şecaat gibi her haslette faik olduğunu o zaman düşmanları dahi tasdik ettiklerini tarihler naklediyorlar.

İşaretlerinin kudsiyetiyle Cevşenin, delillerinin kuvvetiyle Risale-i Nurun, tevatür kuvvetindeki irhasatlarıyla mazinin, binler hadise ve mucizesinin tasdikiyle istikbalin şahadetiyle. . .