Yani; Muhammedin (a.s.m.) sadıkıyetine ve hakkaniyetine külli şehadetlerden,
Dokuzuncusu:
sırrına mazhar ve salavatlarda A1-i İbrahim Aleylisselama mukabil olan A1-i Muhammed Aleyhissalatü Vesselamın içindeki büyük evliya (r.a.) ve Ali (r.a.) ve Hasan (r.a.) ve Hüseyin (r.a.) ve Ehl-i Beytin on iki imamı ve Gavs-ı Azam (k.s.) ve Ahmed-i Rüfai (k.s.), Ahmed-i Bedevi (k.s.), İbrahim-i Dessuki (k.s.), Ebü1-Hasan-ı Şazeli gibi aktablar ve imamlar; ittifakla, hakkalyakin bir itikadla ve keşfiyat ve müşahedatla ve ümmette gösterdikleri harika irşadat ve kerametlerle, risalet ve hakkaniyet ve sadıkıyet-i Muhammediyeye (a.s.m.) imanları ve şehadetleri ile imza basıyorlar.
Onuncusu:
Enbiyadan sonra en muhterem ve en yüksek taife, bedevi oldukları halde az bir zamanda nur-u Muhammedi (a.s.m.) ile şarktan garba kadar adilane idare edip, cihangir devletleri mağlup ederek müterakki, fenli, medeni, siyasi milletlere üstad, muallim, diplomat, hakim-i adil olarak o asn bir asr-ı saadet hükmüne getiren Sahabeler, Muhammedin (a.s.m.) her halini tetkik ve taharriden sonra, gözleriyle gördükleri çok mu’cizâtın kuvvetiyle, eski düşmanlıklarını ve ecdadlarının meleklerini ve çokları (Halid İbn-i Velid ve İkrime İbn-i Ebi Cehil gibi) pederlerinin taraftarlıklannı, kavim ve kabilelerini tamamıyla bırakıp bütün ruh u canlarıyla, gayet fedakarane bir surette İslamiyete girerek aynelyakin derecesinde Muhammedin (a.s.m.) sadıkıyetine ve risaletine imanları, sarsılmaz külli bir şehadettir.
On birincisi:
Asfiya ve sıddikin denilen müçtehidler, imamlar, allameler, İbn-i Sina, İbn-i Rüşd gibi dahi feylosoflar misillü binler ehl-i tahkik, akli ve mantıki bir tarzda, herbiri ayn bir meslekte şüphesiz binler hüccetlere ve kati bürhanlara istinaden ilmelyakin derecesinde Muhammedin (a.s.m.) risaletine ve hakkaniyetine imanları öyle külli bir şehadettir ki, onların umumu kadar bir zekası bulunmayan, karşılarına çıkamaz.
Ümmetimin alimleri beni İsraillin peygamberleri gibidir. (Hadis-i şerif: Keşfül-Hafa, 2:64. )