Mutlakın kudretine nisbeten, yıldızlar zerreler gibi ve haşir bir bahar misillü ve haşirde bütün insanları diriltmesi bir nefsin ihyası derecesinde kolaydır. Çünkü, vücud tabakalarından kuvvetli bir nevin bir tırnağı, hafif bir tabakanın bir dağını eline alır, çevirir. Mesela, kuvvetli vücud-u hariciden bir ayine ve kuvve-i hafıza, zaif ve hafif olan vücud-u misali ve maneviden yüz dağı ve bin kitabı içine alırlar ve çevirebilirler. İşte vücud-u misali ne derece kuvvetçe vücud-u hariciden aşağı ise, mümkinatın hâdis ve arızî vücudları dahi ezeli, sermedi, vacip bir vücuddan binler derece daha aşağı ve hafiftir ki, o mukaddes vücud, bir zerre tecellisiyle, mümkinatın bir alemini çevirir.
Maatteessüf, şimdilik semli hastalık gibi üç ehemmiyetli sebep müsaade etmediklerinden, bu pek uzun hakikati ve nüktelerini Risale-i Nura ve başka zamana havale ederiz.
Altıncı Basamak:
Yani, nasıl ki fennin tabirince ukde-i hayatiye namında bir cilve-i irade-i İlahiyenin ve emr-i tekvininin bir kanunuyla ve o emir ve iradenin teveccühleriyle koca bir ağacın şuursuz dal ve sert budakları, meyvelerine ve yaprak ve çiçeklerine zembereği ve midesi hükmündeki o ukde-i hayatiyeden onlara gidecek lüzumlu maddeler ve erzaklara avaik ve mevani ve sed olmazlar, belki teshilata vesile oluyorlar; aynen öyle de, kainat ve bütün mahlukatın icadında bütün maniler bir cilve-i irade ve teveccüh-ü emr-i Rabbaniye karşı mümanaatı bırakıp kolaylığa alet olmasından, kudret-i sermediye, o tek ağacı icad kolaylığında, kainatı ve zemindeki enva-ı mahlukatı icad eder, hiçbir şey ona ağır gelmez. Eğer bütün icadlar o kudrete verilmezse, o vakit o tek ağacın inşa ve idaresi, bütün ağaçlar, belki zeminin icadı ve idaresi kadar müşkül olacak. Çünkü, o zaman herşey mani ve sed olur. O halde bütün esbab toplansa, bir ağacın emirden, iradeden gelen ukde-i hayatiye midesinden, zembereğinden intizamla meyve, yaprak, dal ve budaklara lazım erzak ve cihazatı gönderemezler. İlla ki, ağacın her bir cüzüne, hatta her bir zerresine bütün ağacı ve eczasını ve zerratını görecek ve bilecek ve yardım edecek bir göz, bir ihatalı ilim, bir harika kudret verilsin.
İşte bu beş adet basamaklardan çık, bak. Küfür ve şirkte ne derece müşkülat, belki muhalat bulunduğunu ve ne kadar akıldan, mantıktan uzak ve mümteni olduğunu, imanda ve Kur’an yolunda ne kadar suhulet ve vücub derecesinde kolaylık ve ne kadar makul ve makbul ve lüzum derecesinde kati ve rahat bir hak ve hakikat bulunduğunu gör, bil,
de.
İman nimetinden dolayı Allah’a hamd olsun.