Risale-i Nur iman ve küfür muvazeneleri ve hidayet ve dalalet mukayeseleri, bu mezkur hakikatleri bilmüşahede ispat ediyor. Mesela, Yirmi İkinci Sözün iki makamının bürhanlarına ve lem’alarına ve Otuz İkinci Sözün Birinci Mevkıfına ve Otuz Üçüncü Mektubun pencerelerine ve Asa-yı Musanın on bir hüccetine, sair muvazeneler kıyas edilse ve dikkat edilse, anlaşılır ki, bu zamanda küfr-ü mutlakı ve mütemerrid dalaletin inadını kıracak, parçalayacak, Risale-i Nurda tecelli eden hakikat-i Kur’aniyedir.
İnşaallah, nasıl Tılsımlar Mecmuasında, dinin mühim tılsımlarını ve hilkat-i alemin muammalarını keşf eden parçalar, o mecmuada toplanmış; aynen öyle de, ehl-i dalaletin dünyada dahi cehennemlerini ve ehl-i hidayetin dünyada lezaiz-i cennetlerini gösteren ve iman Cennetin bir manevi çekirdeği ve küfür ise Cehennem zakkumunun bir tohumu olduğunu gösteren Nur’un o gibi parçaları, kısacık bir tarzda, bir mecmuacık olarak yazılacak, inşaallah neşredilecek.
Said Nursi
Aziz, sıddık, sarsılmaz, sebatkar, fedakar, vefakar kardeşlerim,
Bilirsiniz ki, Ankara ehl-i vukufu Risale-i Nura ait kerametleri ve işaret-i gaybiyeleri inkar edememişler. Yalnız, yanlış olarak o kerametlerde hissedar zannedip itiraz ederek, "Böyle şeyler kitapta yazılmamalı idi; keramet izhar edilmez" diye hafif bir tenkide mukabil müdafaatımda onlara cevaben demiştim ki:
Onlar bana ait değil ve o kerametlere sahip olmak benim haddim değil. Belki Kur’anın mu’cize-i maneviyesinin tereşşuhatı ve lem’alarıdır ki, hakiki bir tefsiri olan Risale-i Nurda kerametler şeklini alarak, şakirtlerini kuvve-i maneviyelerini takviye etmek için, ikramat-ı İlahiye nevindendir. İkram ise, izharı bir şükürdür, caizdir, hem makbuldür. Şimdi ehemmiyetli bir sebebe binaen cevabı bir parça izah edeceğim ve "Ne için izhar ediyorum? Ve ne için bu noktada bu kadar tahşidat yapıyorum? Ve ne için birkaç aydır bu mevzuda çok ileri gidiyorum? Ekser mektuplar o keramete bakıyor?" diye sual edildi.
Elcevap: Risale-i Nurun hizmet-i imaniyesinde bu zamanda binler tahribatçılara mukabil yüz binler tamiratçı lazım gelirken, hem benimle laakal yüzer katip ve yardımcı bulunmak ihtiyaç varken, değil çekinmek ve temas etmemek, belki
Allah’ın adıyla. Onu her türlü kusur ve noksandan tenzih ederiz. ·Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin. (İsra Süresi: 44. )